Öyle bir toplum olduk ki, ağzı olan
konuşur, bedava bulur ise de yer/içer olduk.
--Öyle bir toplum olduk ki, her şeyi iyi
bilir ama düşünme gereği duymaz olduk.
--Öyle bir toplum olduk ki, her birimiz bir
kahraman şovalye ama kafalarımızın içi pusular ile dolu.
--Say say bitmez bizdeki çelişkiler. Bu
kişilerde olduğu gibi örgütlü yapılar için de geçerli. Oysa bir örgüt çok şey
demekti de;
--Sahiden ya, ÖRGÜT ne demekti?
--Örgüt: "Ortak bir amacı veya işi
gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların veya kişilerin oluşturduğu
birlik, teşekkül, teşkilat" TDK. demekti de; bizde durum böyle, biz böyle
mi anlıyoruz.
--Haydi sıradan insanları, halkı bir yana
bırkıyorum, bu halkın parası ile yaşayan, giderlerini karşılayan kurum ve
kurluşlar ile bu halkın parası ile maaşlarını alan, ortalıkta dolaşan Akademik
insanlar, kamu görevlileri, siyasiler ne iş yaparlar?
--Tamam insan yiyen, içen, oturan, kalkan,
af edersininiz sıçan bir varlık, yaratıktır.
--İyi de diğer hayvanlar da aynısı yapıyor
zaten. Hani bizler (insan olarak) evrenin en akıllı, düşünen canlıları,
varlıklarıydık?
--Eğer durum bu ise, insanoğlunun diğer
canlılardan farkı ne?.
--İnsanoğlunun diğer canlılardan farkı için
alet-edavat yapması falan denir. İyi de, gariban seçe kuşu sahip olduğu
organları ile zaten bütün gereksinimlerini karşılıyor. Biz insanoğlu bir engel
çıkarazsak. Demek ki, insanoğlunun gereksinimi var bazı şeylere
--İnsanıoğlunu, sosyal bir yaratık, varlık
olarak aldığımız zaman, İnsanın diğer canlı varıklardan ayıran özelliği bir
süreci yönetmek için örgütlenebilir olamsının yanında, bu örgütleri ve örgütün
gerek duyduğu süreçleri yönetebilir olması da çok önemli oluyor.
--Önceleri pek bi gıcık olurdum
"ZAMANIN RUHU VARDIR" tümcesine. Zamana da, ruhuna da dercesine.
--Gerçekten zamanın bir ruhu varmış. Bir
zamanlar, CHP için "ŞİMDİ CHP ZAMANI" sloganını da bu düşünce ile
yaratmıştık. Tabi, Bill Clinton'un, seçim kampanyasında kullandığı "Şimdi
seçim zamanı, Bill'i seçme zamanı" slogan ve afişlerinden de kopya
çektiğimizi itiraf edeyim.
--Kapitalizm, 18.yüzyıldan bu yana zamanın
ruhunu belirliyor. İstesek de, istemesek de, 21 yy kapitalizmin yeni bir
yüzünün ortaya çıktığı bir yüz yıl olacak.
--Ak Parti kurucularından, ABD'de bir takım
etkili ve yetkili yer ve kişiler ile de ilişkileri olan; Davos'un kıdemli
Başanışmanı Cünetyt ZAYSU'nun, benim de bir kaç gün önce seyfamda paylaştığım
videosunda dediği gibi, bu günden itibaren yep yeni, ap ayrı bir zaman, dönem
olacak.
--Sizler, bu evrenin son özgür yaratıkları
olacaksınız "Son özgür İnsanları" tümcesini özellikle kullanmadın.
Çünkü, zaten bir çok kişinin özgürlük gibi bir kavramdan haberi olmadığı gibi,
gereksinimi de yok.
--Bu yüzden, uzun zamandır İnsanoğlu
TV'ler, Gazete ve dergiler, Cep telefonları, tabletler aracılığı ile esir
alımış durumda.
--Yolda, evde, kahvede, dolmuş/otobüste
elindekinden başka bir şey görmeyen insan sürleri ile birlikte yaşıyoruz.
--Giyimimiz, yememiz, içmemiz, zevklerimiz,
düşüncelerimiz hatta kişisel ve siyasi tercihlerimiz bile elimizde ki o şeye
bağlı oldu.
--Tamam, madem insan, insanoğlu bu ve öyle
bir durumda, ya bizlerin haklarını koruması gereken, bizler için iyi ve güzel
günler/yarınlar düşünmesi, üretmesi, planlaması gereken kurumlar, örgütler ne
alemde?
--Örgütü tanımlarken ne demiştik:
"Ortak bir amacı veya işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların
veya kişilerin oluşturduğu birlik, teşekkül, teşkilat"
--Peki, kişiler olarak ortak bir amacımız
kaldı mı ki?
--Var ise de, ben, yok ise de BEN. Öylesine
BENCİLLLEŞTİRİLDİK!..ki sormayın gitsin.
--Ortak amaç kaldı mı? Kafamızın içinde
dolaşan tilkilere yol açmak için birlikte olmamız gerekenler ile bir süreliğine
birlikte olmak, artık günümüzün ortak amacı oldu.
--Bir yerel seçim daha yaklaşıyor.
--Kim ne derse desin, halk burundan
soluyor. İktidar partilerine bile oy verenler isyanda. Ama seçenek?
--Seçenek arayanları bir kısımı, henüz
ilkel benlerini aşmış değiller. Onlardan bir nane olmaz. İki kelam keserler ve
sinsi gider yine yapması gerekenleri yaparlar, seç denileni seçerler.
--Ama bir de, süreci sorgulayan, süreçten
gerçekten raharsız, düşünen insanlar da var.
--Herkes kendi taraftarı gazete ve
dergileri bile okumadığından pek farkında olmayabilirsiniz ama, iktidarın
yanlısı, hatta yayın organı diyebileceğiniz bazı gazete köşe yazarları bile
feryat ediyorlar, bir bakın isterseniz.
--Burada sorun, "ÖRGÜTLÜ MUHALEFET
SORUNU".
--Maalesef, muhalefet halkın iktidar
değikşikliği beklentisinin bu kadar yüksek olduğu bir dönemde bile, her şeyi
eline yüzüne bulaştırmış durumda.
--Haydi etkili ve yetkililerin görevi her
şeyi çarşafa dolaştırmak olsun. Ey sevgili Halıkm, sana ne oluyor?
--"Hık diyenin, pık deyicisi",
"dibek dövenin, hık deyicisi" olmak sana mı kaldı be ey aydınlar,
mürekkep yalamışlar.
--Seçtiklerinizden ve seçtirdiklerinizden
memnum musunuz?. Eseleriniz ile gurur duyuyor musunuz?
--Oysa, halka doğru söylemek, siyasi
partiler de dahil örgütleri doğru bilgilendimek sizlerin görevleri arasındaydı.
--ADAMINI SEÇ, SEÇEMEZSEN, MADAMINI SEÇ
noktasına gelinmiş. O yüzden de dön babam dönüp duruyoruz; iktidar ve
muktedirler karşısında, halk olarak çaresiz, seçeneksiz ve umutsuz olarak.
--Ey muhalefetin etkili ve yetkilileri,
muktedirleri.
--Rumi/Hicri takvime göre de olsa, Miladi
takvime göre de olsa, 31 Mart, çok manidar bir gündür..
--SORMA BANA : Ernest Hemingway İspanyol İç
Savaşı’nda faşizme karşı verilen mücadeleyi ve savaşın anlamsızlığını anlattığı
ünlü eseri ‘Çanlar Kimin İçin Çalıyor’un önsözünde şair John Donne’den
alıntıyla "çanlar kimin için çalıyor diye sorma; çanlar SENİN İÇİN
ÇALIYOR".
--Bu güne kadar yaptıkların, yapmadıkların,
seçtiklerin ve seçmediklerinden dolayı. ANLIYOR MUSUN?