Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ya Nazım Hikmet’in dizelerinden fark etmiyor ikisi de memleketimiz için ne güzel duygularla ölümsüz eserler yazmış. Her iki şairi de her iki şairin şiirini de çok severim…

 

Çünkü ikisi de memleketimizin evlatları, ikisi de memleket sevdalısı…

 

Ama gelin görün ki bugün memleketin evlatları acıda bile ocu-bucu olmuş. Yangın söndürme mücadelesinde 9. güne girdiğimiz bugün, yazacak, söyleyecek çok şey var ama birilerinin düşünmediği birlik ve beraberlik için daha sonraya bırakalım. Sadece şunu söyleyelim, iktidar-muhalefet ayrımı yapılacak, siyaset yapılacak bir zamanda mıyız?

 

Yapmayın ne olur! Her yerimiz dökülüyor. Yardım uçakları yangın söndürüyor, birileri hala çıkıp -ki özel getirildikleri belli- “Uçakla, helikopterle ilgili değil, yangının sönmemesi” diyor…

 

Bir yetkili “Engel rüzgar” diyor. Bir densiz çıkıp “Keşke evim yansaydı” diyenlerin olacağını iddia ediyor…

 

Kaymakamın biri Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin otobüslerini geri çeviriyor…

 

Bir başka atanmış, aşevi kurulmasına engel oluyor…

 

Belediyeye gönderilen yardımların yolda rotası değiştiriliyor…

 

CHP’li çalışan da başkan da istenmiyor anlaşılan koordinasyonda…

 

Peki nasıl olacak şimdi?

 

Hani birdik, beraberdik…

 

Biri çıkar densizlik eder…

 

Diğeri çıkar acıyla dalga geçer, pişkin pişkin sırıtır…

 

Öbürü yangını önleme, söndürme ve mücadeledeki beceriksizliği görmezden gelip Türk Hava Kurumu’na sataşır…

 

Ve her zamanki gibi ibanlar verilir…

 

Yaramıza merhem olacaklar, merhemi de bizden bekliyor. Bari mani olmayın da halk ve halkın belediyeleri söküğünü kendi diksin…

 

Madem uçağımız yok, uçak kiralansın, uçak alınsın…

 

Çünkü memleketim yanıyor, memleketimiz yanıyor…

Yeter! Gölge etmeyin...