Kamuoyunun belde belediyelerinin kapısına kilit vuran, vurmakla kalmayıp, köye geçiren, köyleri de mahalle yapan, yani tüzel kişiliklerini ortadan kaldıran Büyükşehir Yasası'nı tartıştığı süreçte Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi'nde ilginç şeyler oluyor..

Belki de tarihinde ilk kez Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi çoğunluk sağlanamadığı için toplanamıyor..

Başkan Akaydın'la birlikte 31 üyesi bulunan Meclis, Çarşamba günü çoğunluk olmadığı için toplanamıyor.

Meclis'te çoğunluğun bulunması ve oturumun açılması için 16 üyenin salonda hazır bulunması gerekiyor, ancak Çarşamba Meclisi'ne 14 kişi geliyor.

AKP gurubu, Salı günü yapılan Kasım ayının ilk toplantısının sonunda Meclisi yöneten Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'ın oturumu kapatırken, "Perşembe günü saat 13.30'da toplanmak üzere oturumu kapatıyorum" şeklinde konuşmasını Meclis'i çalıştırmamak adına bir koz olarak kullanmak için düğmeye bastı..

Ancak, Başkan Akaydın, Büyükşehir Yasası ile ilgili olarak dün Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşecek CHP heyetinde olduğu için Büyükşehir Belediyesi Meclis üyelerine toplantının Çarşamba günü saat 14.00'da yapılacağını duyurdu..

Çünkü yasa Belediye Başkanına bu yetkiyi veriyor.

Yasaya göre Meclis'i Başkan istediği zaman toplantıya çağırabildiği gibi, toplantının saati ve yerini değiştirebiliyor, dilerse toplantıyı iptal da edebiliyor.

Yasa belediye başkanlarına öylesine geniş yetkiler vermiş ki, gündemi de tayin eden başkan, alınan kararları onaylayan da, onaylamayan da başkan.

Gerçekçi olmak gerekirse belediye başkanlarına yetki verilirken bir hayli abartılmış..

Gelelim AKP'nin Meclisi boykot eylemine..

Kasım ayı toplantısı öncesinde Büyükşehir Belediye Meclisi'nde CHP'nin 16-15 gibi bıçak sırtı da olsa bir çoğunluğu vardı..

Kimi gündem maddelerinde MHP'de destek verdiği için CHP ve Başkan Akaydın, kendi içlerinde sıkıntılar yasalar da, Meclis'te fazla zorluk çekmediler geride kalan 3,5 yılı aşkın sürede.

Remzi Sadi'nin CHP'den istifa ederek AKP'ye geçmesiyle birlikte dengeler ve AKP ve MHP gurubunun tavrı da değişti.

Gerek 12 üyesi olan AKP, gerekse 3 üyesi bulunan ve kilit parti konumundaki MHP, İmar Komisyonu seçiminde partisi aday göstermediği halde CHP'li Kadir Alkış'a oy vererek, bundan sonraki toplantılarda nasıl bir duruş sergileyeceklerinin sinyalini verdiler.

AKP, CHP'yi ve Başkan Akaydın'ı köşeye sıkıştırma adına Remzi Sadi kozunu daha ilk toplantıda masaya sürerken, MHP'nin de desteğini alması, CHP açısından yerel seçimlere çeyrek kala sıkıntılı ve sancılı bir sürecin yaşanacağının da işaretlerini erkenden vermiş oldu.

Şurası yadsınamaz bir gerçek ki Remzi Sadi olayı CHP'de moralleri bir hayli bozdu.

CHP'liler, parti tabanından, CHP geleneklerinden gelmeyen, fikirleri ve duruşları CHP ile örtüşmeyen kişileri seçim kazanma adına listelere yazılmasının sonucu ortaya çıkan tabloya doğal olarak tepkili yaklaşıyorlar.

Döşemealtı'nı kazanmak adına partisi AKP'nin aday göstermediği Nurettin Tursun'un CHP'den belediye başkan adayı gösterilmesi tabanda huzursuzluk yaratmıştı.

CHP'liler, "Tursun bizim partide durmaz, yakında çeker gider" diye düşünüyorlardı, bu düşüncelerinde haklı çıktılar..

Tursunu, aday göstermediler diye olmadık hakareti, suçlamayı yaptığı AKP'ye meclis üyeleriyle birlikte geri dönerken, iktidar partisinin Tursun'u kabul etmesi AKP'nin tabanında da homurdanmalara yol açmıştı.

Şimdi ailesi ile birlikte AKP'ye geçen Remzi Sadi'nin de CHP'li iken AKP ve AKP'liler hakkında neler söylediği biliniyor.

CHP tabanı doğal olarak yaşananlardan rahatsız.

Tabandan ve parti kültüründen gelmeyen kimi seçilmişlere temkinli yaklaşıyor..

Sadece Büyükşehir Meclisi'nde değil, bu sıkıntı hem Muratpaşa'da, hem Kepez'de hem de Konyaaltı'nda yaşanıyor..

Sonuç olarak CHP'li Büyükşehir Belediye Meclisini zor günler bekliyor.

Siyaset her türlü sürprize gebe..

Her an her şeyin olabileceği bir kaygan zemin üzerinde yapılıyor siyaset..

Bu sadece Antalya'ya has bir durum mu onu bilemeyiz..