Türkiyemin her yanı acı dolu, kan dolu, zulüm dolu. Nereye baksak bir başka hüzün yüzümüze vuruyor. Elimizin değdiği yerde, yardım isteyen bir el çıkıyor karşımıza…
Şehitlerimize mi yanalım...
Helikopterin nasıl düştüğüne mi kafa yoralım…
Anaların gözyaşını mı silelim…
Yoksa hak, hukuk, adalet için mücadele edenlerin başına örülen çorapları mı düşünelim…
Elbette iç ve dış hainlerin tasarladığı oyunlara bir dur diyen çıkacak…
Oyunu bozan olacak…
Oyunu durduran…
Ama bunu yapacak makamlardakilerin gündemine bakıyoruz ve kahroluyoruz…
Zeytinlikleri betonlaştıracak torba yasalar…
Milletvekillerinin emekliliğinde artı maaş almalarını sağlayan düzenlemeler…
Ne çevreyi korumak var…
Ne terörü bitirecek iradeyi sergileyen ya da terörle mücadeleyi güçlendiren adım…
Ne de Yalova’da parktan kaçırılıp ne acılar yaşatılarak katledilen 6 yaşındaki Eylül…
Yaşadığımız sorunlar biliyoruz ki çözümü mümkün…
En azından yaralarını sarmak…
Kaybı azaltmak mümkün…
Biraz sağduyu…
Biraz tedbir…
Biraz irade…
Hepsi bu…
Her yönetenin
iyiniyetle görev
yapmaya çalıştığına inanıyoruz…
Ama iyiniyetin kamusal faydayı kucaklaması gerekir…
Olmazsa kamusal mutluluk da sağlanamaz…
Şimdi bir yanımda Eylül’ün bir yanımda Songül’ün ve şehitlerimizin acısı…
Sol yanım ağır geliyor, bedenime…
Taşıyamıyorum…
Acaba yetkililerimiz ne yapıyor…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.