Kalemler vardır; ne eğilir, ne bükülür, ne kırılır. Aç kalır, susuz kalır, baskıya, tehdide maruz kalır ama ne kenara çekilir, ne de kalemini satar…
Aydınlar vardır; paraya, makama, baskıya karşı bilim ışığında kendi doğrularını anlatmaya, aktarmaya devam eder…
Sanatçılar vardır; sanatın sadece eğlenme değil topluma ışık tutma aracı olduğuna inanarak toplumsal gerçeklere vurgu yapar…
Eğitimciler vardır; her türlü yıldırma politikasına karşı bilimsel, laik eğitim için savaşır ve Cumhuriyetin aydınlığını aktarır…
Hukukçular vardır; yasama-yürütme-yargı bağımsızlığının ihlal edildiği bir durumda bile Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız yargı sistemini savunur ve mesleğinden ödün vermez…
Sendikacılar vardır; üyelerinin menfaatlerini kendi makam ve mevkilerinin önünde tutar, önce “Üyem” der…
Ve siyasiler vardır; makama, mevkiye, paraya vs itibar etmez ve her koşulda “Memleketim” der…
Her ne olursa, her ne iş yaparsa yapsın ilkeli, onurlu, dürüst olan, vatan aşkıyla yanan yürekler vardır; hiçbir gücün satın alamayacağı ve hiçbir gücün yok edemeyeceği…
Yalnızca ülkesinin geleceği için karanlıkla savaşan tüm onurlu, namuslu ve cesur yüreklere selam olsun…
Devrim şehitlerimizin açtığı yolda yürümeye devam…
Canımızın, canınızın yandığını, yanacağını bile bile bu aydınlık mücadelesinde var olmaya devam…
Tam 22 yıl önce bugün katledilen Uğur Mumcu’yu ve tüm devrim şehitlerini saygı ve özlemle anarken, Mumcu’ya ölümünün 1. yıldönümünde Fahri Çinçik tarafından yazılan bir şiirin son bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum…
Evet, her koşulda yeni güllerimiz açacak, zulmü kahredercesine…
“... Bir gülüm Algülüm vardı. Direndi başkaldırdı Gülkıran zulmüne Barış huzur dolu Ülke yaratmak için korkusuzca özgürce açmak için İnanırdı savaşmanın zorunluluğuna Vururken gözüne gözüne zulmün Bombalarla kırıldı onurlu direnci.. Düştü bayaz karlar üstüne. Açtı Bombalanmış parçalarında Yeni gülleri Zulmü kahredercesine…” |
|
|
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.