Gündem hızlı değişiyor..

Olaylar ardı ardına patlak veriyor..

Son aylarda o kadar çok şey yaşadık ki hepimizi olumsuz etkiledi..

Gerginiz, toplumun tansiyonu çok yüksek..

Herkes patlamaya hazır bubi tuzağı misali saracak bir yer arıyor..

Bizi bilmem ama küçük bir kıvılcımın büyük yangın çıkaracağı endişesini taşıyorum..

Neden mi ?

FETÖ’cülerin operasyonları ve soruşturmaları sekteye uğratmak  düşüncesiyle bu hafta isyansı hareketler ve tahriklerle ülke genelinde her kurumu karıştırmaya çalışacakları yönündeki duyumlar yüzünden..

Bu talimatın da Pensilvanya’dan, yani FETOŞ’tan geldiği söyleniyor..

İşte böylesine bir süreçte, yani stresin zirve yaptığı bir süreçte AKP hükümetinin alışkanlığını sürdürerek, daha önce gündeme getirip, kamuoyunun tepkisi ve baskısı üzerine geri adım attığı başta Devlet Tiyatroları,  Devlet Opera ve Balesi, Devlet Senfoni Orkestraları, Devlet Halk Dansları Topluluğu, Devlet çok Sesli Korosu olmak üzere toplam 52 sanat kurumunun kapatılmasını öngören yasa tasarısını Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne getirme hazırlığı yaptığı yönündeki haberler, başta sanat camiası olmak üzere toplumu ayağa kaldırdı..

Sosyal medyada son günlerde paylaşılan mesaj, huzursuzluğu ortaya koyması açısından önemli:

“Hükümetin başta Devlet Opera ve Balesi, Devlet Tiyatroları, Devlet Senfoni Orkestraları, Devlet Halk Dansları Topluluğu, Devlet çok Sesli Korosu olmak üzere toplam 52 sanat kurumunun kapatılmasını öngören yasa tasarısı bizim ve çocuklarımızın geleceğini yok ediyor. Bizler Cumhuriyet'in kültür-sanat kurumlarının kapatılmasına sonuna kadar karşıyız. Yapılması planlanan model baskıcı ve gerici bir modeldir ve sanatın özgürlüğünü elinden almaktadır. Bunun yanı sıra Eğitim fakülteleri, güzel sanatlar liseleri, konservatuvarlar da topun ucunda. Türkiye'de sanatın ölüm fermanı olan 52 sayfalık yasa tasarısı mecliste yarın, öbür gün onaylanabilir. Cumhuriyet'in çağdaş sanat kurumları tek tek yok ediliyor. Esasında hepimizin bildiği gibi asıl yok edilmek istenen laik Cumhuriyetimizdir”

Bu mesaj sosyal medyadan paylaşılıyor..

“Sanat toplumun aynasıdır” diyen Kültür Turizm ve Sanat Çalışanları Sendikası (Kültür-Sanat-Sen) Antalya Şube Başkanı Seyfi Doğan, şunları söylüyor :

“Sanat toplumu yansıtır. Bir toplumda sanat varsa insanlar kendini daha iyi ifade eder. Sanat eserleri çocuklarımıza bırakacağımız bir önemli eserlerdir. Çok sağlam bir sanat geçmişimiz var. Bugün ülkemizde tiyatro, opera, halk dansları, heykel, resim gibi alanlar olmadığı zaman geçmişten geleceğe çocuklarımıza bırakacak bir şeyimiz kalmıyor. O dönemin içinde bulunduğu süreci nasıl anlatacağız. Sanat özgür olmalı ki o dönemde sanatçının ne düşündüğünü toplumun ne hissettiğini geleceğe aktarabilelim”

Bu noktaya birden gelinmedi elbette..

AKP hükümeti, kültür ve sanat kurumlarını kapatmak, etkisizleştirmek, toplumun gözünde itibarsızlaştırmak için planlı ve çok yönlü bir çalışma yaptı..

Ben tiyatro aşığı bir kişiyim..

Antalya Devlet Tiyatrosu’nda bunu çok iyi gözledim..

Öylesine sıradan oyunlar seçildi ki, salonlar boş kaldı..

O nedenledir ki son olarak turneye gelen Ali Poyrazoğlu’nun biletleri aylar öncesinden bitti..

Antalya, bu kötü oyunlar yüzünden tiyatro açlığını gideremiyor..

Sanatçılar da şikayetçi bu konuda..

Ancak onlar kamu çalışanı oldukları için seslerini çıkaramıyorlar..

Sesini çıkaranın sonunun ne olduğunu kamuoyu çok iyi biliyor.

Herkesin sıkıntılı, stresli ve burnundan soluduğu bir süreçte kültür ve sanat kurumlarını kapatma girişimi, toplumu daha çok gerecek, tansiyon yükselecek..

Böylesine bir ortamı fırsat bilen örgütler de daha önce de vurguladığım gibi tahriklere başlayacak, toplumun değişik katmanlarına sızarak barışı bozacak, kardeşi kardeşe kırdıracak bir ortamı yaratmaya çalışacaklar.

O nedenle siyasal iktidarın bu nazik dönemde toplumu daha çok gerecek bu önergeyi Meclis’e getirmemesi en büyük dileğimiz..