Kuşkusuz çok zorlu bir süreçten geçiyoruz.

Bir yandan İmralı süreci ve ‘akil adamlar’ tartışması, diğer yandan Anayasa’dan Türkiye Cumhuriyeti ibaresinin kaldırılması girişimleri toplumun değişik kesimlerinde tepkilere neden oluyor, farklı yorumlar yapılıyor

Anayasa’dan T.C ifadesinin kaldırılmak istenmesine yönelik tepkiler çığ gibi büyüyor.

Sosyal medyada iktidar partisi AKP’nin resmi kurum tabelalarından ve Anayasa’dan T.C ifadesini kaldırılması yönündeki girişimlere karşı oluşturulan sitelerde kullanıcılar kullanıcı adının önüne T.C ekliyorlar.

T.C ifadesinin kaldırılmak istenmesine tepki olarak sosyal medyada ‘TC Bölünmez Bir Bütündür’ ve “ TC mize El Sürmeyin’ şeklinde oluşturulan ve sosyal medyada ‘hastag’ olarak bilinen sitelere binlerce mesaj gönderiyor.

T.C ifadesinin kaldırılmak istenmesine yönelik tepkilerin her geçen gün daha da artması, halkın sosyal medya aracılığıyla sesini duyurmasının sonuçlarının ne olacağı da merakla bekleniyor.

Tüm bunlar olurken, yaklaşan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı öncesinde çok ilginç bir uygulamaya daha imza atıldı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1933 yılında başlattığı bir gelenek kaldırıldı.

Artık 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda devlet adamlarının makam koltuklarına çocuklar oturamayacak.

Bu uygulama ile Atatürk’ün mirası da siliniyor.

Ulusal ve Resmi Bayramlardaki Törenler Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda çocuklara koltuk devretme uygulaması kaldırıldı. Değişiklik, ilk kez bu yıl uygulanacak.

Kararın gerekçesi 'makam koltuğu uygulamasının çocuklar arasında olumsuz rekabete sebep olması' olarak açıklandı.

Uygulamanın kaldırılmasına gerekçe olarak ayrıca 'koltuğa oturacak öğrencilerin seçim sürecinde çocukların ve ailelerin yaşadığı stres' gösterildi.

Elbette bunlar sudan bahaneler.

Şurası yadsınamaz bir gerçek ki çok sıkıntılı bir döneme giriyoruz.

Terör örgütü ile uzlaşma adına Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumları etkisizleştiriliyor, Atatürk ilke ve devrimleri kaldırılmak isteniyor.

Bununla da yetinilmiyor Anayasa’dan kırmızı çizgilerimiz olan ilk dört maddenin kaldırılması için terör örgütü ve yandaşlarıyla pazarlıklar yapılıyor.

AKP iktidarı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına kısıtlama getirmiş ve halkın Büyük Önder Atatürk’e çelenk sunmasını bile yasak getirmişti.

Antalya’da Cumhuriyet Bayramı’ndan bir gün önce Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’na çelek sunmak isteyen vatandaşlarla polis karşı karşıya gelmiş, Antalyalılar, polis barikatını aşarak Ata ile kucaklaşmışlardı.

Cumhuriyet Meydanı’nda 28 Ekim 2012 günü yaşanan arbede sırasında ‘polis memurunu elle ittiği’ bilirkişi raporuyla saptanan 6 kişi hakkında 31 yıl 1 ay hapis cezası istemiyle dava açılması sıkıntılı sürecin adeta tuzu biberi oldu.

Antalya Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde görevli iki polis memurunun mağdur olarak yer aldığı davada savcılık, 'kamu görevlisine görevinin yapılmasını engellemek amacıyla cebir kullanmak suretiyle görevi yaptırmamak için direnme' suçunu işledikleri gerekçesiyle 6 kişi hakkında 6 aydan 3 yıla hapis cezası talep etti.

Aynı suçlamayla ilgili daha önce 13 kişi hakkında takipsizlik kararı verilirken, iki polisin davacı olduğu olayla ilgili Zeki Gökçe, Turgay Doğan, Yekta Koç, Özgür Erdoğan, Ayhan Zor ve Mürsel Çoşkun'un, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 'Görevi yaptırmamak için direnme' suçunu düzenleyen 265'inci maddesi uyarınca cezalandırılmaları talep edildi.

Davada adı geçen her kişi için toplam 5 yıl 2 ay 5 gün hapis cezası istendi.

Savcılık aynı zamanda TCK'nın 53'üncü maddesi uyarınca şüphelilerin atanmaya veya seçilmeye tabi bütün memuriyetlerden yoksun bırakılmasını da talep etti. 6 kişi hakkında toplamda 31 yıl 1 ay hapis cezasının istendiği davanın ilk duruşması 10 Nisan'da 15'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülecek.