
Cengizhan Gököz
Süreçlerde gelinen nokta
“Barış ve Çözüm Süreci” adı altında adeta beyin yıkarcasına bizlere anlatılanların aksine olaylar birbiri ardına gerçekleşiyor. Son olay Hatay Reyhanlı’da gerçekleştirilen hain saldırı. 2 ayrı noktada uzaktan kumanda ile patlatılan bombalarla 46 kişinin öldüğü ve yüzlerce kişinin yaralandığı bildiriliyor.
Bu katliamın nedenleri hakkında özellikle iktidar tarafından yapılan açıklamalar çok ilginç.
Olayın ardından henüz saatler geçmeden patlamanın Suriye’den Esad Rejiminden geldiği en yetkili ağızlardan açıklandı.
İktidara ve yandaş basına göre; Suriye yönetimi başta Esad (sonradan Esed olan) olmak üzere Türkiye’deki barış ve çözüm süreciyle yakalanan huzuru bozmak için bu saldırı gerçekleştirilmiş.
Ülkemizi ve AKP iktidarını barış ve çözüm sürecine karşı olan iç ve başta Suriye Yönetimi olmak üzere dış düşman güçler tarafından gerçekleştirilen bu saldırılara karşı yürekli bir çıkış yapan Dışişleri Bakanı (Kimse Türkiye’nin gücünü test etmesin) şeklinde uyarılarda bulunuyor.
Olayda haber ve görüntüler için yayın yasağı getiriliyor.
Olaya başka türlü yorum getirenlerde saldırının sorumlusu ve hatta iştirakçisi olarak ilan ediliyor.
Henüz gerçekleşen bu tür bir olayın ardından resmi makamlarca birilerini hedef gösteren açıklamalar yapmak dışta devletler hukukunun kurallarını ihlal içte ise yargıyı etkileme sonucunu doğurur.
Bu tür olaylarda faili bulmak ve hak ettiği cezayı vermek çok önemlidir.
Ancak asıl önemli olan ve devlet yönettiği iddiasında olanların yapması gereken öncelikle böyle bir olayı istihbarat teşkilatlarıyla öğrenip engellemektir.
Geriye doğru baktığımızda bu tür olaylarda maalesef önleyici tedbirlerin alınamadığını görmekteyiz. Aynı yer Cilvegözü sınır kapısında meydana gelen patlamada da ülkeyi yönetenler, başta Sayın Başbakan olmak üzere benzeri demeçler vermiş ve sonuçta büyük bir törenle failleri bulduklarını açıklamışlardır.
Öyle bir ülke yönetimi düşününki;
Sınırlarından kimin girip kimin çıktığını tespit edemiyor.
Dışişleri Bakanının benzetmesiyle “Tecavüzde kaçan kadına kapı açma” mantığı ile yüz binlerce rejim muhalifinin bölgede iskan edildiği ve yine resmi ağızdan doğrulandığına göre 80.000 mültecinin nerede olduğunun tespit edilemediği bir ortamda nasıl istihbarat alacaksınız.
Kim olduğu ve ne idiğü belli olmayan yüz binlerce kişinin içinden ne kadarının yabancı istihbarat örgütü üyesi, ne kadarının terörist, ne kadarının kanun kaçağı olduğu tespit edilemezken, böyle bir saldırıyı önceden nasıl tespit edip önleyeceksiniz.
Bölgeyi bu hale getirdikten sonra meydana gelen katliamlar karşısında
Bunlar çözüm sürecine karşı gelenlerin eylemi,
Bunlar Türkiye’de huzuru istemeyenlerin faaliyetleri,
Bunlar Suriye’deki “Esed Güçlerinin” katliamları ,
“Türkiye çok güçlü bir devlettir. Kimse gücümüzü ve sabrımızı sınamasın”
Şeklinde açıklamaların bir önemi ve inandırıcılığı olamaz.
Terörist ile devleti masada müzakere ettirerek çözüm arayan zihniyetin terör eylemleri karşısında davranışı farklı olamaz.
Çözüm bir hukuk devleti mantığı ve yöntemi ile ülkeyi yönetmek ve bu tür hain saldırıları güçlü devletler gibi önceden haber alıp engellemektir.
Ölenlere rahmet, yaralılara acil şifalar diler, tüm annelerin anneler gününü kutlarım.
Saygılarımla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.