
İbrahim Akkaya
Sizi bir odaya kapatıp !
Yayınlanma:
Gezi Parkı eylemleri kuşkusuz hepimiz için milat..
Siyasi otorite hala ders almamakta dirense de, eyleme katılanları da, destek verenleri de ‘Ergenekoncu-Balyozcu-terörist’ diye suçlasa da şüphe yok ki Gezi eylemleri pek çok şeyi değiştirdi, pek çok şeyin değişeceğinin de mesajlarını verdi.
En önemlisi de gençlerin özel hayata, baskı, tehdit ve şantaja baş kaldırması, isyan etmesiydi.
Gezi eylemleri tam 77 ilde ses verdi.
Sadece 4 il Şırnak, Bingöl, Bitlis ve Muş’ta Gezi eylemleri yapılmadı, destek verilmedi.
Antalya, Gezi eylemlerinin en renkli yaşandığı kentler arasındaydı..
Her yaştan genç Antalyalı eylemlere katıldı, birlik, beraberlik ve dayanışmanın en güzel örneklerini verdi.
Gezi eylemleri sırasında Antalya’da üzücü olaylar da yaşandı.
Polisin eylemcilere orantısız güç kullanarak yaptığı müdahale kamuoyunda günlerce tartışıldı.
Cumhuriyet Meydanı altındaki katlı otopark ile Kaleiçi’nde polis şiddeti kameralara yansıdı, dünyanın her yerinde bu görüntüler izlendi, Antalya’nın ve Türkiye’nin imajı zedelendi.
Gezi protestoları sırasında asıl olaylar ise Gazi Bulvarı’ndaki AKP İl Binası yakınlarında meydana geldi.
AKP’nin ‘kahramanlık destanı’ yazan polisinin 31 Mayıs’ı 1 Haziran’a bağlayan gecede Çallı Kavşağı’nda göstericilere nasıl davrandığı 170 eylemci hakkında Cumhuriyet Savcısı Ahmet Diler tarafından hazırlanan 157 sayfalık iddianamede yer aldı.
Polisin attığı gaz kapsülünün isabet etmesiyle 18 yaşındaki Vedat Oğuz’un gözünü kaybettiği olaylarda çok sayıda Antalyalı da yaralanmıştı.
Antalya’daki Gezi olayları için Cumhuriyet Savcısı Diler’in hazırladığı iddianamede yer alan ve polisin göstericilere yönelik kırmızı noktalı sözleri inanılır gibi değil..
Şüpheli sıfatıyla ifade veren N.E., 3- 4 eylemciyi polislerin döverek götürdüğünü, bu eylemciler içerisinde kıvırcık sarı saçlı kızın yerlerde sürüklendiğini ve coplandığını görerek polislere 'Yapmayın etmeyin ne yapıyorsunuz siz' diye seslendiğinde polislerin, 'Alın bunları' dedikten sonra yakaladığını, yakalama esnasında kendisinin başına, sağ koluna ve sırtına cop vurduklarını, ağza alınmayacak küfürler ettiklerini, bu polislerin kendisine 'Sizi bir odaya kapatıp tecavüz edeceğiz', 'AKP size ne yaptı’ diyor..
Şüpheli Ç.G. ise yakalandıklarında kendilerini bir araca bindirdiklerini bu esnada sözlü olarak birden çok 'Ananızı avradınızı s....' şeklinde hakaret ettiklerini ve darp eyleminde bulunduklarını dile getirdi.
Şüpheli D.C., Kaleiçi'nde Kesik Minare'nin arka taraflarında ellerinde sopa ve bir kısmının kafasında lacivert şapka bulunan 15-20 kişinin kendisini darp ettiğini söyledi.
Şüpheli S.M., Cumhuriyet Meydanına yalnız olarak gittiğini, annesinin kendisini eve çağırması üzerine meydandan ayrıldığını, Çallı Emniyet Müdürlüğü yanından geçerken güvenlik kapısında bulunan polisin kendisini yakaladığını, yakalanma anında Atatürk posterinin yer aldığı tişört bulunduğunu, yakalarken kendisine 'Üzerindeki posterin anlamı ne, sende mi eyleme katılmak için gidiyorsun' dediğini ifade ediyor.
Şüpheli D.K. polis olduğunu anladığı lacivert renkli üniforma bulunan kişinin saçlarından tutarak yakaladığını, eylemlerin yapıldığı bulvarın yakınında bulunan sokak üzerindeki apartmanın içerisine girdiklerini, polisin 'Burda ne işin var o... ç.., benim üç çocuğum var ben uyuyamıyorum sen de bana taş atıyorsun' diye hakaret ettiği, bu polisin kendisini fıskiyelerle ıslattığını ve copla vurduğunu, daha sonra gözaltı aracına götürülürken tanımadığı en az 5 polis memurunun coplarla ayağından baldırıma kadar olan bölümlere vurduklarını, gözaltına alındığı araçta kendisine yine 'O... ç..' şeklinde hakaretlerde bulunulduğunu öne sürdü.
Şüpheli K.K., ellerinde sopalar olan yaklaşık 7-8 kişilik polis olup olmadığını bilmediği sivil giyimli üç veya dördünün kafalarında şapka bulunan şahısların kendisinin kaçtığı tarafa doğru koştuğunu, binaların olmadığı boş alana kaçarken iki veya üç kişinin arkasından kafasına sopalarla vurduğunu, başka polislerin kafasına ayaklarıyla bastığını, başka bir polisin 'Biraz önce o.... ç... diye bağırıyordunuz şimdi de bağırsana o... ç...' dediğini, polis otobüsü gelinceye kadar kendisiyle birlikte 17-18 kişinin 10-15 dakika boyunca defalarca cop, yumruk ve tekme darbeleriyle vurulduğunu ve küfür edildiğini anlatıyor.
Bu tüyler ürpertici ifadeler Cumhuriyet Savcısı Ahmet Diler’in hazırladığı iddianamede ye alıyor..
Polis vatandaşına bu işkenceleri yapar mı ?
Böyle dayak, tehdit ve taciz olur mu ?
Kabul etmek elbette mümkün değil..
Tek tesellimiz işkencecilerin adalet önünde hesap vermesi..
Sizi bilmem ama ben bunun pek mümkün olacağını da inanmıyorum..
Tersi olursa özün dilemeye hazırım..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.