
İbrahim Akkaya
Sarı çizmeli Vali !
Kentin bazı bölgelerine hala elektrik verilemezken, sular altında kalan ev ve işyerlerinin bir bölümünde de henüz hayat normale dönmüş değil.
Antalya’yı teslim eden olumsuz hava koşullarından en çok Konyaaltı’nın Uncalı, Siteler ve Liman mahalleleri, Muratpaşa’nın Şarampol ve Yeşildere mahalleleri, Kepez’in Varsak mahallesi etkilendi.
Aksu ve Döşemealtı’nda ise hasarın büyük olduğu bildiriliyor.
Döşemaltı’nın Nebiler Mahallesi’nde metrekareye düşen yağış miktarı 250 kilograma yaklaştı.
Yağışlarla birlikte şimşek ve gök gürültüsü Antalya’yı gece boyunca aydınlatırken, yollar geçit vermedi, çok sayıda araç yolda kaldı.
Elbette doğaya itirazımız olamaz..
Antalya’nın aşırı yağış alan bir bölge olduğunu da biliyoruz.
Biliyoruz da Antalya gibi Türkiye’nin en önemli kentinin yağışlara yenik düşmesi, trafik akışının felç olması, ev ve işyerlerinin sular altında kalması kabul edilemez..
Antalya’da son iki günde yaşananların temelinde elbette çarpık yapılaşma, hızlı betonlaşma var..
Antalyalıların ‘Düden’ diye tabir ettiği ‘7Arıklar’ın rant uğruna yol edilmesi, plansız ve geleceği düşünmeyen yerel yönetimlerin ayıbı..
Bunun yanında Türkiye’nin ‘Gecekondu Cenneti’ haline gelen Antalya’da siyasetçilerin oy kaygısı ile çağ dışı yapılaşmaya göz yummaması, göz yummasının ötesinde teşvik etmesi de korku dolu geceler yaşanmasının nedenleri arasında gösteriliyor.
Bir diğer nokta taş, kum, mermer ocakları ile HES projeleri..
Doğal dengeyi onların yüzünden bozuldu.
Ormanlar, tarım alanları, dağlar, yaylalar ve su kaynakları, ovalar ve vadiler ‘rant belası’na kurban edildi, edilmeye devam ediliyor.
Gerçek şu ki son yıllarda yapılan imar planı tadilatları ile Antalya kelimenin tam anlamıyla ‘Beton Kent’e döndü.
Antalya’nın iklimi bozuldu, havası kirlendi, kente has rüzgarlardan eser kalmadı..
Bir zamanlar yerli ve yabancı herkesin hayali süslen bir kent olan Antalya’nın ‘yaşanılabilir’ özelliği hızla yok olmaya başladı.
Hayatlarının son yıllarını sorunsuz yaşamak için Antalya’ya yerleşenler, hızla büyüyen, betonlaşan, kirlenen ve huzuru bozulan kenti terk ederek başka illere, kentlere, hatta köylere dönmeye başladılar.
Yağışların acımasız olduğu doğru.
Hazırlıksız yakalandığımız da doğru..
Ancak gerçekleri de gözardı etmek olanaksız.
Son iki günde yaşananlar gösterdi ki Antalya’nın alt yapısı yetersiz..
Bir hizmet 5 reklam anlayışını bir kez daha iflas etti..
Bilboardlarda boy gösteren can canlı projeler, çeşitli toplantılar ile televizyon ekranlarında gündeme getirilen, “ Antalya’ya İyi Gelecek’ reklamları Kaş ile Gazipaşa arasında çok büyük bir alanda sorumluluk üstlenen AKP’li Antalya Büyükşehir Belediyesi’ni kurtarmaz..
Son iki günde yaşananları görünce birden Antalya eski Valisi Alaaddin Yüksel’i anımsadım..
Antalya’da rekor kırdıktan sonra Ankara Valisi olarak da uzun süre görev yaşan Yüksel, bir süre önce sessiz sedasız emekli olarak köşesine çekilmişti.
Vali Yüksel, İzmir’den beri makam aracının bagajında taşıdığı ‘sarı çizmeleri’ giyerek dönemin Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kumbul ile birlikte “Yağmur Suyu Drenajı’ projesini başlatmıştı.
Sarı çizmeli Vali Yüksel ile Kumbul’un başlattığı yağmur suyu drenajı projesine daha sonra görev yapan belediye başkanları, ‘yapıyormuş’ gibi yaklaştılar..
Bugün yaşananlar sıkça gündeme getirdiğimiz gibi Antalya’nın ne denli sahipsiz, üvey evlat olduğunu doğrular nitelikte..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.