
İbrahim Akkaya
Rantın kirli dişleri !
Çevre aktivistleri Ali Ulvi Büyüknohutçu ve
eşinin hunharca katledilmesi, Antalya’da ve Türkiye’de çevre mücadelesinin geldiği noktayı, rantçıların
amaçlarına ulaşmak için her yöntemi deneyeceklerini net bir şekilde ortaya
koydu.
Gerçek şu ki Büyüknohutçu cinayetinin ardında
katil zanlısının iddia ettiği gibi maddi bir çıkar ve beklenti yok.
Bir gün önce oturup, çay içtikleri, sohbet
ettikleri, bununla da kalmayıp borç para aldıkları bir kişileri ertesi gün hırsızlık
amacıyla öldürdüğünü söyleyen caninin sözleri inandırıcı değil..
Bu korkunç cinayetin üstünün örtülmek,
dosyanın kapatılmak istenmesi de bu hain saldırının arkasında başka güçlerin,
başka amaçların olduğunu ortaya koyması açısından dikkat çekici..
Antalya Barosu Başkanı Polat Balkan, Büyükhonutçu çiftinin öldürülmesi olayına
yönelik olarak Akdeniz GERÇEK’e çok çarpıcı açıklamalar yaptı.
Balkan’ın şu sözleri önemli :
“Herkes olayla ilgili ciddi kuşkular besliyor. Ali Bey’in mücadeleci
kimliğiyle rahatsız ettiği kesimler olduğu bilindiği için herkesin kuşkulu
olması da doğal. Dosyayı yakından izleyip, olayın takipçisi ola cağız”
Cinayetin duyulmasının hemen ardından Ali
Baba’nın Çiftliği’ne giden A Platformu Sözcüsü Hediye Gündüz’ün açıklamaları
cinayetlerle ilgili kuşkuları güçlendiriyor.
Katil zanlısının “Cinayeti para için işledim”
itirafının hiç de inandırıcı olmadığını vurgulayan Gündüz, şunları söylüyor:
“Bu cinayet asla tesadüf değil. Ali Bey’in risk altında olduğunu
biliyorduk. Bütün çevreciler risk altında. Olaylar kronolojisine baktığınızda
bölgede yaşananların basit olaylar oymadığı açıkça görülür. Bu da bana göre
gasp amaçlı bir cinayet değil.Altının çok derin olduğunu düşünüyorum. Bu
derinlik ortaya çıkarılmalı. Bütün çevreci, duyarlı arkadaşlarımıza görev
düşüyor”
Gerçek şu ki tüm çevreciler risk altında..
Hem ranta karşı direniyorsa, kim Antalya’nın doğasının talanına,
ormanlarının, dağlarının, tarım alanlarının,yeşil dokunun, havasının, suyunun
paylaşılmasına, ne pahasına olursa olsun ranta kurban edilmesine karşı
çıkıyorsa bir şekilde tehdit altında..
Dahası Ankara’dan
işini çözüp, koltuğunu altına tahsis dosyasına alan şirketler, tamiri olanaksız
kıyıma başlıyor..
Ormanları kesiyor, dağları deliyor, su kaynakları
öldürüyor, tarımı, yeşil dokuyu mahvediyor..
İnsanlar, doğaya sahip çıkmaya çalışıyor.
Olanakları ölçüsünde direniyor, direnişlerine
hain bir saldırıda acımasızca öldürülen Ali Ulvi Büyüknohutçu gibi çevreciler,
çevre dernekleri, Antalya aşıkları karşı çıkıyor..
Sen misin direnen ?
Sen misin ranta karşı çıkan ?
Sen misin arı kovanına çomak sokan ?
Hedef oluyorsun anında..
Devletin kolluk güçleri de rantçının arkasında..
Talana, yağmaya karşı çıkan, yaşam alanının
zehirlenmesine izin vermek istemeyen vatandaş bir yandan şirketlerin özel
güvenlik elemanlarının, diğer yandan da polisin ya da jandarmanın
barikatı,copu, biber gazı, tekmesiyle karşı karşıya kalıyor..
Gariptir istisnalar dışında yargı bile güçlüden yana kararlar veriyor.
Bunda siyasal iktidarın duruşunun da payı
büyük kuşkusuz..
AKP iktidarı çevrecileri sevmiyor…
Her fırsatta en iyi çevreci kendilerinin
olduğunu iddia ederek, çevrecilere hakaret ediyor, aşağılıyor, akla hayale
gelmez iftiralarla suçluyor, kamuoyu önünde itibarsızlaştırmaya çalışıyor..
Onlar için çevre ‘börtü böcek’, tarihsel miras ‘üç beş taş’, doğaseverler, çevreciler, ‘her
şeye karşı, istemezükçü’
Çevreyi koruyan, direnenler, gerektiğinde
eylem yapan,dava açan herkes sakıncalı
iktidar ve yandaşlarına göre..
İşin acı olan yanı yandaş basın, havuz medyası ile birlikte kendilerine
‘bilim adamı-akademisyen’ denilen kişiler, iktidara yaranmak için çevrecileri
hedef seçiyor, onlar için olmadık yalanlar, iftiralar atıyor.
Sözün özü bu cinayetler unutulmamalı,
unutturulmamalı..
Her çevrenin, her Antalya sevdalısının, her
duyarlı vatandaşın görevi bu..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.