
İbrahim Akkaya
Rantın azgın dişleri
Her ‘torba’ çıkışında bir yerleri kaybetme endişesine kapılıyoruz.
Torbadan çıkan her düzenleme, torba ile hayata geçirilen her yasa kentin ve ülkenin kaynaklarının ranta çevrilmesinin yolunu açıyor.
Gelişmeler gerçekten kaygı verici.
Bir yandan Türkiye’nin ve Antalya’nın dinamiği olan mühendis ve mimarların projeler üzerindeki yaptırdım gücü elinden alınıyor.
Diğer yandan gözümüz gibi korumamız gereken mera alanları imara açılıyor.
Ormanlar da torbadan nasibini almıştı..
Su kaynakları, akarsular, göller ve dereler kapanın elinde kalıyor.
Sahiller ise halktan koparılıp, bir gurup mutlu azınlığın emrine veriliyor.
Tahsis ya da adrese teslim ihaleler ile yer altı ve yer üstü kaynaklar tek tek el değiştiriyor.
Antalya, maden arama ruhsatı adı altında yıllardır paylaşılıyor.
Taş, mermer, kum ocakları ile ormanlar kesiliyor..
Yeşil alanlar betona dönüşüyor.
Dağları bile maden arama adına dilim dilim parçalıyorlar..
Gözleri paradan başka bir şey görmeyen rantçılar, kutsal mekanları ile talan etmekten çekinmiyorlar.
Antalya, sanıldığı gibi su kaynakları açısından zengin bir bölge değil.
Bunun için de su kaynaklarını korumak, yaşatmak için de her türlü önlemi almak gerekiyor.
Ama tersine oluyor..
AKP iktidarıyla birlikte herkeste bir maden arama merakı başladı..
Bununla birlikte bir de elektrik enerjisi üretme hevesi çıktı ortaya.
Antalya’da rekor sayıda maden arama ruhsatı var..
Koltuğunun altına dosya sıkıştıran soluğu Ankara’da alıyor..
Maden arama ruhsatını zorlanmadan alıyor.
Ankara dönüşü yeni bir talan başlıyor..
Dağ taş şantiye olup çıktı Antalya’da..
Yöre halkı direniyor, çevreciler direniyor, adamlar bildiklerini okuyor..
Halk derinince karşısında güvenlik güçlerini buluyor.
Herkes güçlüden yana..
Rantın azgın dişleri rakip tanımıyor.
Arkası sağlam adamlar Antalya’ya, Antalya’nın dinamiklerine, bölge halkına kafa tutuyor, meydan okuyor..
Yargı kararı da işe yaramaz oldu..
Çünkü isteyene anında yürütmeyi durdurma veriliyor.
Antalya ne yazık ki rantçıların insafına terk edilmiş durumda.
Son örnek Gündoğmuş’ta bakmaya kıyılmayacak güzelliğe sahip Gündoğmuş’un dünyaca ünlü Uçansu Şelalesi..
Şimdi sıra bu cennet köşeyi kurutmaya geldi.
Çünkü şelaleyi besleyen Alara Çayı üzerinde tam 7 adet HES projesi var..
Uçansu şelalesini de ranta kurban etmek istiyorlar.
Halk karşı çıkıyor, çevreciler destek veriyor..
Bilirkişi tayin ediyor mahkeme..
Bilirkişi inceleme yapıyor, rapordan ne çıkacağı merak konusu..
Yöre halkının lehinde çıksa da sonuç değişmeyecek aslında.
Çünkü yürütmeyi durdurma kararını almakta zorlanmayacak yatırımcı şirket..
Uzmanlar yakında dünyada su savaşlarının başlayacağını söylüyor.
Çünkü kaynaklar hızla azalıyor..
Akarsuları, dereleri, çayları, gölleri HES kurmak adına tahsis ettiren, kiralayan şirketler, biliyorlar bu gerçeği..
Yakında kamunun suyunu parayla satmaya da başlayacaklar şüphesiz..
Bir de meralar, sulak alanlar imara açılınca seyredin siz asıl savaşı..
Kimin galip geleceğini şimdiden kestirmek güç..
Gerçek sahipleri kazansa, galip gelse bile iş işten çoktan geçmiş olacak..
Bir diğer önemli nokta ise korku imparatorluğunun hakimiyetini iyice ilan etmiş olması..
Artık hak arama mücadelesi bile suç sayılıyor..
Tıpkı 12 Eylül askeri darbesi sonrasında olduğu gibi 3 kişinin bir araya gelmesi bile suç.
Çok zor günler bekliyor hepimizi..
Yarın ne olacağını kimse kestiremez oldu..
Günlük yaşamaya alıştık ne yazık ki..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.