
İbrahim Akkaya
Ne oy veririm ne de saygı duyarım.,…
Son yıllarda yapılan genel ve yerel seçimlerin sonuçlarına hep şüpheyle baktım.
Sizi bilmem ama ben sandıkta bazı oyunlar oynandığı düşüncesini hep savundum.
Özellikle Antalya seçimlerinin sonuçları şüphelerimi daha da artırdı.
Oy sayım ve dökümü ya da tutanakların birleştirilmesi aşamasında AKP lehine oy kaydırıldığını iddia ettim, savundum, bugün de aynı düşünceleri paylaşıyorum.
AKP’lilerin ‘Hedef 2023’ sloganını ‘sandıktan nasıl olsa çıkarız’ düşüncesiyle sıkça dillendirmesi de şüpheleri güçlendiriyor.
Bunları niçin mi yazdım ?
Toplumsal araştırmalar konusunda Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden KONDA’nın sahibi Tarhan Erdem, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinin gayrimeşru olduğunu belirtip,”Bundan sonra oy kullanmayacağım” diye yazdı.
Kimi konulardaki fikirlerini benimsemesem de, hatta bazen çok kızsam da Tarhan Erdem’in mesleğin en iyilerinden birisi olduğuna inancımı hiç yitirmedim.
Dahası siyasi partileri, adayları kızdırsa da genel ve yerel seçimlerle ilgili en isabeti tahminleri yaptı..
Tarhan Erdem’in T24 internet gazetesindeki yazısı çok çarpıcı..
Erdem’e göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkeyi demokratik seçimlerden mahrum bıraktı..
Kuşkusuz AKP’liler sempati baktıkları Erdem’e bu yazısından ötürü çok kızacaklar, iyi dileklerini iletecekler..
Aktrollerin yaklaşımının ne olacağını ise kestirmek ise şu aşamada zor görünüyor.
KONDA’nın sahibi Tarhan Erdem’in siyaset kulislerinde hararetli tartışmalara zemin hazırlayacak olan yazısında şu çarpıcı ifadelere de yer veriliyor :
“1 Kasım seçimleri savaş devam ederken yapıldı. Cumhurbaşkanı her gün kime oy verilmesi, kimlere verilmemesi gerektiğini anlatıyordu. Toplantıları, afişleri, adaylarıyla seçim yapılıyordu fakat seçimin temel ilkesini kimse umursamıyordu. 1950’den beri milletvekili seçimi –genel, eşit, gizli oyla- yapılır. Bu ilke 1961 Kanunu’nda –eşit, tek dereceli genel oy esası olarak tanımlanmıştı. 1950’den beri kanuna göre –seçim işleri seçim kurullarınca yürütülür. 1961 ve 1982 Anayasalarında –seçimlerin yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılacağı-yazılıdır. Belki-bugünkü yargı kanunlarıyla seçim işlerini hakimler yürütse ne olacak, yürütmese ne olacak”-diye soruyorsunuzdur. Yukarıda özetlediğimiz ilkeler Ocak 2012 Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu ile başlayıp, 2014 Cumhurbaşkanı seçimleri ve sonrasında fiilen yürürlükten kaldırılmıştır. Türkiye’deki seçimlerin-eşitlik ilkesi korunarak – yapıldığını iddia eden bir kişi kaldı mı bilmiyorum. 1 Kasım seçimlerinde gerçek dışı ve eşit olmayan propaganda sayesinde AKP bu oyu alabilmiştir. AKP’nin devlet imkanlarını tanıtım çalışmalarında pervasız kullanması da eşitliğin kalmadığını göstermeye değer”
Tarhan Erdem, yazısını şu cümlelerle tamamlıyor :
“ 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri bana göre yasal ilkelere uyulmadan yapılmış, sonuçlarının yasal kurullarca irdelenmesi engellenmiş seçimlerdir. Bunlar meşru seçim değildir, bugünkü fiili durum ve yürütülen anlayış sürdükçe yapılacak hiçbir seçim de eşit seçim olmayacaktır. Yurttaş olarak hiçbir şey değişmeden seçim sonucu olarak açıklanacak gayri meşru ilanları tanımayacağımı azıkça beyan ediyorum. Seçim denilecek oyunda ne oy veririm, ne de sonuçlarına saygı gösteririm”
Şurası yadsınamaz bir gerçek ki seçim oyununa CHP ve MHP başta olmak üzere hiçbir partiden ciddi bir itiraz gelmedi.
AKP, diğerleri gibi seçimleri yürüten kurumları kontrol ettiği gibi muhalefet olmadığı için de kendinden emin, bir kaç seçim daha tek başına iktidar olacağını garanti görüyor..
Pekala kime oy vereceğim ?
AKP ve HDP’ye asla oy vermeyeceğimi sağır sultan bile biliyor.
CHP ve MHP bugünkü konumları gereği ümitsiz vaka durumundalar..
Diğer partilere verilecek oyun da iktidarı değiştirmesi olanaksız..
Ben de Tarhan Erdem gibi bundan sonar seçim denen oyunda ne oy veririm, ne de sonuçlarına saygı duyarım..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.