Sahi ne vardı dünyada güzel olan 2022’de?
Hızla değişen iklim için atılan adımlar mı, her yerde savaş olurken salonlarda dillenen barış umudu mu?
Daha iyi bir yaşam ve ya yeni adıyla iklim değişikliği nedeniyle bir yerden bir yere göçen insanların hayatta kalmış olabilme sevinci bir mutluluk ölçeği olabilir mi?
Ülkemizde üst tabaka ile alt tabaka arasında artık uçurum filan yok, ayrı dünyalardayız. O ayrı dünyadakiler, Aysel Gürel’in sözleri ile Sezen Aksu şarkısında dediği gibi “oturup yıldızlardan, bakalım dünyadaki neslimize” mi diyorlar. Yıldızlarda oturup bulutlardan büyük fotoğrafın ayrıntılarını mı görememektedirler.
Salgında biraz alıştık galiba. Beni fellik fellik geziyor sananlara inat genellikle evdeyim. Bolca belgesel izliyorum. Okyanus kıyılarında yaşayan ve nesli hızla tükenen canlıları ezberledim, sanırım birçok arşive yeni ulaşıldı ki bir çok kanalda Hitler, Stalin, Mussolini, Marshall’dan geçilmiyor. (O kadar hazırcıyız ki, Atatürk yok.)
Bunları izledikçe umudu kırılıyor insanın. Yıllar önce bir türlü “Mısır Çarşısı Bombacısı” yapılamayan Pınar Selek’in bir kitabını okumuştum. “Barışamadık” diyordu Selek ve Türkiye’de ortaya çıkan barışçıl siyasi hareketlerin nasıl engellendiğini örnekliyordu. Evet görünen o ki sadece Türkiye değil, Dünya barışamıyor, barışamayacak.
Bir zamanlar yılbaşı eğlenceleri tek kanallı TRT ekranlarında, “Yeni yılı nasıl karşılarsan öyle biter” derlerdi. Tam yeni yıl girerken de dansöz çıkardı. Ailece eğlenmeye gidilen mekanlarda, hatta düğünlerde bile dansöz çıkardı masalara. Kırmızı donun kime nasıl bi uğur getirdiği mevzuu beni aşar.
Evet bir yılı daha değiştirdik. Önümüzde 7 iklim, 4 mevsim bir 2023 var. Bu yıl Cumhuriyetin 100. Yılı. Görelim bakalım büyüklerimiz cumhuriyet bilincinin gençlere, çocuklara pekişmesi için neler yapacaklar.
Tabii o cenahı da anlıyorum. Atatürksüz denediler olmadı. Atatürk’le olması da bir kesimin işine gelmiyor.
Gerçekten nasıl bir 100. Yıl?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.