Kafeslerin, çarşafların, peçelerin ardında her türlü sosyal, siyasal, eğitsel ve ekonomik hayattan mahrum olarak yüz yıllarca yaşayan kadınımız, Cumhuriyet ve devrimleri sayesinde erkeklerle eşit vatandaş olmuştur…

Mustafa Kemal Atatürk’ün laik ve demokratik Cumhuriyet için hayata geçirdiği devrimlerle kadın-erkek eşitliği yasalara ve yaşama geçirilmiştir…

Nüfus sayımında bile sayılmayan kadın, Cumhuriyet’le kazandığı haklarla sosyal, siyasal vs yaşamın her alanında hızla yükselmeye başlamıştır…

Ve gelinen nokta…

Nereden nereye…

Türkiye Cumhuriyeti’nin 93. yıldönümüne doğru giderken geldiğimiz durum ise geriye gidiş adeta…

Kadın, işsiz…

Kadın, şiddet mağduru…

Kadın, cinayet kurbanı…

Yetmiyor, kadın-erkek eşitliği inkar ediliyor…

Yetmiyor, kadının doğuracağı çocuk, giyeceği kıyafet siyasete meze yapılıyor…

Biri çıkıyor ‘En az 3 çocuk’ diyor, diğeri ‘En az 5’…

Bir diğeri çıkıp ‘Kadın kahkaha atamaz’ diyor…

Öteki ‘çocukla evlenebileceğini’ savunuyor…

Çok eşliliği teşvik edici görüntü sergiliyor, çok yüksek mertebeli kişiler…

Muta nikahları gündeme düşüyor…

Kadın onuru, şerefi ayaklar altına alınıyor…

Haremlik-selamlık düzenlemeler yayılıyor…

Ve bu tabloda 14 yıllık iktidar partisine mensup başkanın yönetimindeki Antalya Büyükşehir Belediyesi de çıkıp Kadın Plajı yatırımı ile övünüyor…

Belediye 3. yılına girerken halkın sahillerine hizmet götürmekte yetersiz ama iş Kadın Plajı’na gelince çok hevesli ve cömert…

Neymiş hizmet istiyormuş, kadınlar…

Rahat değillermiş, sahillerde…

E, peki halk hizmet istemiyor mu?

Neden ortak kullanım alanlarını ayırmak yerine, halk plajlarına doğru yatırım yapmıyorsunuz?

Kandıramazsınız…

Evet, belki bir kadın olarak tek kaldım Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi’nde…

Kadın Plajı’na karşı kadın meclis üyesi olarak da kayıtlara geçtim belki…

Ama bu tarihi oylamada tarihe not düşmek önemliydi…

Ben de onu yaptım…

Gücüm yettiğince de bir Atatürk kadını, Cumhuriyet kadını olarak bu anlayışın, ayrımcı yatırımlarına sonuna kadar HAYIR diyeceğim…