
Sinem Günaydın
İklim değişikliği çalıştayı
Çevre kirliliği, fosil yakıtların kullanımı, ormansızlaşma ve nüfus artışı gibi nedenlerle oluşan bu sorun, gelecek nesilleri de etkileyen büyük bir tehdit oluşturuyor. Bu nedenle, bu soruna karşı mücadele etmek için atılacak her adım önemlidir. İşte, iklim değişikliği ve küresel ısınma çalıştayları da bu adımlardan biridir.
Son yıllarda, dünyada artan çevre kirliliği, iklim değişikliği ve doğal kaynakların tükenmesi gibi sorunlar, sürdürülebilirlik kavramının önemini artırmıştır. Bu nedenle, TÜBİTAK gibi kurumlar, sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği konularına oldukça fazla destek vermektedir. Geçtiğimiz günlerde katıldığım bir çalıştay da bu konulardan biriydi. Prof. Dr. Kürşad ÖZKAN koordinatörlüğünde gerçekleşen ve Dr. Öğr. Üyesi Serkan Özdemir doktora çalışması kapsamında gerçekleşen “Ege Yöresinde İklim Değişimine Göre Asli Orman Ağacı Türlerinin Dağılım Modellemesi” çalıştayı başarıyla tamamlandı.
Ülkemizde iklim değişikliği etkileri ciddi bir şekilde hissedilmektedir. Bu etkilerden en önemlileri, su kaynaklarındaki azalmalar, erozyon, çölleşme, sel baskınları ve orman yangınlarıdır. Ormanlar, iklim değişikliğinin etkilerine karşı önemli bir savunma mekanizmasıdır. Ancak ormanların sağlıklı bir şekilde varlıklarını sürdürebilmesi için, doğru ormancılık uygulamaları ve bilimsel çalışmalar gerekmektedir. İklim değişiklikliğinin etkilerini daha iyi anlamak için yapılan bu çalışma Batı Akdeniz Havzası'nda gerçekleştirilmiş. Köyceğiz-Dalaman ve Eşen Çayı Alt Havzalarında yayılış gösteren karaçam, kızılçam ve Toros sediri türlerinin gelecekteki dağılım değişiklikleri tahmin edilmeye çalışılmış. Bu türler, ülkemizde geniş bir yayılışa sahip olan ve ekonomik talebi oldukça yüksek olan türler arasında yer almaktadır. Çalıştay kapsamında, türlerin sürdürülebilir kullanımlarının sağlanabilmesi için ekolojik isteklerinin ve iklim krizine tepkilerinin bilinmesi gerektiği vurgulanarak, türlerin günümüz ve gelecek iklim koşullarındaki dağılım modellemeleri gösterildi.
Serkan Özdemir çalışması kapsamında iklim değişikliğinin seyrinin bu hızda devam etmesi durumunda 2100 yılı itibari ile Toros sedirinin doğada yok olacağı varsayımını yapılmıştır. Toros sediri, kuru yazlar ve ılık nemli kışlarla karakterize edilen tipik Akdeniz iklimi alanlarında yetişir. Yüksek sıcaklıklara ve düşük nemliliğe toleranslıdır ve genellikle 1000-2000 metre arasındaki rakımlarda bulunur. Türkiye'de özellikle Toros Dağları'nda ve Akdeniz kıyılarında yaygın olarak bulunmaktadır. Fakat bu çalıştay sonrası ilerleyen dönemlerde böyle bir türün yok olması ihtimali Akdeniz ormanları için büyük tehlike arz etmektedir.
Doğadan bir bitki türünün yok olması, o bitkiye bağımlı olan böceklerin, kuşların ve diğer hayvanların da yok olmasına neden olabilir. Bu durum, ekosistemlerin dengesini bozar ve birçok türün hayatta kalması için gerekli olan kaynakların azalmasına neden olabilir. Aynı zamanda insanlığın doğal kaynakları kullanmasını da etkiler. Birçok tür, gıda, ilaç ve diğer malzemelerin üretiminde kullanılan hammaddelerdir. Bu nedenle, bir türün yok olması, bu kaynakların da kaybedilmesine neden olabilir.
Doğal kaynaklarımızı korumak ve biyoçeşitliliği sürdürmek için elimizden geleni yapmalıyız. İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik gibi konuların önü daha çok açılmalı, yapılan çalışmalara destek arttırılmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.