Bugün spor yazayım dedim..

Spor denince Antalya’da da, ülkenin her yerinde de akla hemen futbol geliyor.

Futbol, temaşa sporu olmasının iki konuda önem taşıyor.

Birincisi ekonomik..

Futbola çok para harcanıyor ama geliri de fazla..

O nedenle TOKİ’den sonra kasası ağzına kadar dolu olan bir diğer kurum Türkiye Futbol Federasyonu..

Müthiş bir para trafiği söz konusu..

En sıradan ülkelerin yorulmadan yendiği Türk Milli Takımı’nın başındaki kişiye, yani Fatih Terim’e ödenen parayı duysanız dudağınız uçuklar..

Cüzdanı şişirildiği gibi, “Türkiye Futbol Direktörü’ diye fiyakalı bir unvan verilmiş arkadaşa..

El üstünde tutulmasının en önemli nedeni de iktidara, Saray’a yakın durması..

AKP’nin tanıtım elçisi gibi çalıştığı için adı bir stadyuma verilecek kadar değerli Bay Terim..

Değerli de A Milli Takım son yıllarda nal topluyor, hem de futbolda asla söz sahibi olmayan ülkeler karşısında..

İkincisi siyasi..

Futbol takımları günümüzde siyasi kazanım aracı olarak görülüyor.

Bunun için de özellikle süper ligde oynayan takımların başkanlığına AKP iktidarı ve mensupları tarafından atama yapılıyor..

Başarılı olmuş ya da olmamış önemli değil..

AKP’li olsun gerisi boş..

Şu gerçeği de gözardı etmemek lazım..

İkinci, daha çok üçüncü lig takımları maddi sıkıntı yaşadıkları için sırtlarını belediyelere bağlamak zorunda kalıyorlar..

Türkiye Üçüncü Futbol Ligi, istisnalar dışında ‘Belediyeler Ligi’ne dönüştü, dönüştürülmek zorunlu oldu..

Çünkü belediyelerin stadyumu var, tesisleri var, araç ve gereçleri var..

Başarı da doğal olarak belediye başkanına ve mensup olduğu partiye siyasi prim oluyor..

İktidar tarafından atanıp, kollanıp korunmanın dışında Kulüp Başkanlığı önemli bir görev..

Karizması müthiş..

Valilerden, belediye başkanlarından daha çok tanınıyorlar..

Bir de taraftarı arkalarına aldılar mı kimse tutamaz başkanları..

Konumuz Antalyaspor..

Kırmızı beyazlı takımın yaşadığı sorunlar..

Emeklilik dışına gelmiş, Çin ya da Amerika’ya gitme hazırlığı yapan Kamerunlu Samuel Eto’o’yu olarak sükse yapıldı..

Primin en çoğu da Kulüp Başkanı Gültekin Gencer’e yazıldı.

Parasının nasıl ödeneceğini ise bilen yok..

Diarra kapıyı çarptı gitti.

Akşam sabah yeni kopmalar olacak.. .

Gencer, televizyonları  dolaşıyor, gazetelerin spor sayfalarında manşet oluyor, canlı yayınlarda sürekli pembe tablo çiziyor ama içerisi vahim..

Trabzonspor’u gölgede bırakacak sorunlarla boğuşuyor Antalyaspor..

UEFA’dan lisans alamadığı gibi eski oyuncularının parası ödemediği için akşam sabah ceza kapıya gelecek..

Büyük bir olasılıkla Antalyaspor, yeni sezona eksi 6 puanla başlayacak..

‘Ben bilirim, ben yaparım’ anlayışı ile hareket eden Başkan Gencer, Antalyaspor’u hızla bilinmeze doğru sürüklüyor..

Bir gurup taraftarı arkasına alarak, başkanlığa talip olanlara da gözdağı veriyor..

Bununla da kalınmıyor, ‘Antalyaspor başkanlığına talibim’ diyen Titanik Oteli’nin sahibi Mehmet Aygün idam sehpasına götürülmek isteniyor..

Neymiş oteline Galatasaray bayrağı asmış..

Gencer’de Fenerbahçe bayrağını asmıştı geçmişte..

Hem ‘ Talipli varsa buyursun gelsin’ diyeceksin, talipli çıkınca da olmadık hakareti yapacak ve yaptıracaksın..

Antalyaspor’un başarılı olması için başkanının da başarılı olması gerekir..

Bay Gencer’in iş durumunu Antalya’da bilmeyen yok..

Sırtını dayadığı AKP’liler gibi eleştiren, kendisine yağcılık yapmayanlara ise ambargo uyguluyor, uygulatıyor başkan..

Kimse şunu alından çıkarmasın..

Antalyaspor ne AKP’nin, ne Gencer’in, ne de başkalarının takımı değil..

Antalyaspor, Antalya’nın takımı, bu kentte  yaşayan herkesin takımı..

Herkes haddini bilecek..