
İbrahim Akkaya
Haydi meydanlara
1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı’nı çok farklı bir havada ve ülkeyi yönetenlerin söylemiyle ‘süreç’te kutluyoruz.
Bayramın adı ‘İşçi ve Emekçiler’ olmasına karşılık gerek işçinin ve emekçinin haklarının yok edildiği, sendikal hayatın rafa kaldırıldığı bir dönemi yaşıyoruz.
Antalya’da 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı iki ayrı etkinlikle kutlanıyor.
1 Mayıs’ın tek çatı altında, daha güçlü, daha anlamlı kutlanması için yapılan girişimler sonuç vermedi.
İster alının, isterseniz alınmayın sendikalara bu çift başlılığı böylesine nazik bir süreçte yakıştıramadık.
Aynı düşüncede olunmayabilir, işçi sınıfının, emekçinin sorunlarına bakış açıları farklı olabilir.
Kurum ve kuruluşlar arasında geçmişten gelen bir takım kısır çekişmeler de yaşanabilir.
Hatta kişisel egolar öne çıkabilir.
Ancak 1 Mayıs hesaplaşma değil birleşme günü olmalı.
1 Mayıs’ta gerçek birlik sağlanmalı.
Antalya’da bunun başarılamamış olması hem üzücü, hem de düşündürücü.
1 Mayıs’ın sönük, heyecansız ve katılımı az etkinliklerle kutlanmasını isteyenlerin, bunun için her yönteme başvuranların emeğine yağ süren bir davranıştı Antalya’da sergilenen.
İşçi ve emekçiler, “eşitlik, adalet ve barış için, sömürüye ve gericiliğe karşı bugün alanlara çıkıyor..
1 Mayıs’ta işçinin ve emekçinin ‘taşerona hayır’ sloganını da unutmamak gerekli.
Antalya’da Türk-İş ve Birleşik Kamu-İş 1 Mayıs’ın sloganını ‘ Vatan ve Emek İçin’ olarak belirledi.
KESK, DİSK ve TMMOB ise “Eşitlik, özgürlük, barış, demokrasi ve gerçek laiklik için” sloganı ile 1 Mayıs’ı kutluyor.
‘Çözüm süreci’ denilen ve aklıselim vatandaşların endişe ve kuşku ile yaklaştığı, eskisinin suyu çıkmış gibi yeni Anayasa’nın hazırlanmakta olduğu bir dönemde 1 Mayıs’ın önemi elbette çok büyük..
Zor günlerden geçerken, 1 Mayıs’ın adına yakışır bir şekilde kutlanmasının da şart olduğu da bilinen bir gerçek..
Bu bayram sadece işçinin ve emekçinin bayramı değil..
Bu bayram, mühendisler, kamu çalışanları, işsizler, güvencesiz çalışanlar, taşeron işçileri, gençler, kadınlar, kentsel dönüşüm mağdurları, çevreciler, akarsularına sahip çıkanlar, neoliberalizm mağdurları, savaş karşıtları, kentlerin kentlilerin olduğunu düşünenler, kentlerin sermayeye peşkeş çekilmesine itiraz edenler, kamusal değerlerin satılmasına karşı çıkanlar, parasız ve nitelikli eğitim isteyen öğrenciler, geleceği yok edilenler, evsizler, topraksızlar, barınmanın temel insan hakkı olduğunu savunanlar, başta eğitim olmak üzere toplumsal yaşamın gericileştirilmesinden rahatsız olanlar, yasaklara, yasaklamalara, yıllar süren haksız tutuklamalara, temel hak ve özgürlüklerin çiğnenmesine karşı direnenler, demokrasi ve laikliği temel birleştirici kabul edenler, bağımsız Türkiye şiarını yükseltenler, ülkemizin emperyalistlerin koçbaşı olmasına ret edenlerin bayramı.
Bu bayram emeğin, alın teriyle kazananların bayramı.
1 Mayıs emperyalizme meydan okumadır.
1 Mayıs ezilenlerin ezenlere karşı başkaldırısıdır.
‘Bu düzen böyle gitmez’ diyenlerin bayramıdır.
1 Mayıs’ı sadece bir avuç işçi, emekçi ve sendika değil, herkes kutlamalıdır diye düşünmeliyiz.
1 Mayıs’ta her türlü baskı, tehdit, gözdağı ve itibarsızlaştırma çabalarına karşı bu ülkenin gerçek sahipleri olarak sesimizi gür çıkarmalıyız.
1 Mayıs’ta “Biz varız, biz bu ülkenin gerçek sahipleriyiz” diye hep birlikte haykırmalıyız.
1 Mayıs’ı 1 Mayıs gibi kutlamalıyız.
Onun için de haydi meydanlara..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.