Turistik tesislerin vergilerini Antalya’da ödemediklerine ilişkin “Böyle adaletsizlik olur mu?” başlıklı yazıma yoğun tepki aldım.

Herkes bu durumdan şikayetçi, otellerin Antalya’daki belediyeleri çöpçüsü gibi kullanmasına, Antalya’nın denizini, havasını, suyunu kirletip, ormanlarını tahribat etmesine, sahilleri işgal ederek kurtarılmış bölgeler yaratmasına kimsenin gönlü razı değil.

Bu adaletsizliğin önlenmesini isteyenlerin sayısı bir hayli fazla.

Antalya, turistik tesislerin vergilerini Antalya’da ödemeleri konusunda yıllardır girişimde bulunuyor, tepkisini gösteriyor, sesini Ankara’ya duyurmaya çalışıyor.

Bu konuda merkezi hükümet nezdinde çalışmalar yapıldığı da biliniyor.

Turistik tesislerden devede kulak misali vergi alabilen, buna karşılık hiçbir katkı sağlayamayan belediyeler geçmişte de bu yönde çaba gösterdiler.

Antalya’yı 10 yıl süreyle yöneten DYP’li Hasan Subaşı,  5’şer yıl süreyle görevde kalan CHP’li Bekir Kumbul ve AKP’li Menderes Türel’de Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptıkları dönemlerde bu adaletsizliğin giderilmesi için çaba gösterdiler.

Aynı çabayı şimdi de Mustafa Akaydın gösteriyor.

Aynı çabayı Antalya’nın vekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gidenler de gösterme gayreti içinde oldular.

Ancak bugüne kadar somut bir adım atılmadığı gibi, bir umut ışığı da görülmedi.

Halen Antalya’da yaşayan ve adının saklı tutulmasını isteyen Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın eski bir müsteşarı, otellerin vergilerini Antalya’da ödemeleri konusunda çok çarpıcı bir değerlendirmede bulundu.

Dedi ki, “ Yasa değişikliği gerekir, ancak bu yasa değişikliğini yapmaya kimsenin, hatta tek adam rolündeki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bile gücü yetmez. Çünkü turizmci lobisi o kadar güçlü ki, böyle bir girişimde bulunmak cesaret ister”

Antalya Vergi Dairesi Başkanı Mahmut Sütçü, önemsenmesi gereken bu yerlerin  vergilendirme konusunda “Antalya’ya 700’e yakın 3,4, 5 yıldızlı otellerin  ancak yarısı Antalya mükellefi” demişti.

Sütçü, turistik işletmelerin vergilerini Antalya’da ödemeleri durumunda vergi ödemede halen 7. sırada bulunan Antalya’nın 5 veya 6. sıraya çıkabileceğini de işaret etmişti.

Otellere vergi konusunda yaptırım için kimsenin cesaret edememiş olmasının arkasında elbette çok uluslu şirketler, Antalya’nın rantını canlarının istediği gibi kullanmakta ısrarcı olan yerli ve yabancı büyük sermaye var.

Onların paşa gönülleri istemediği sürece turistik tesislerin vergilerini Antalya’dan ödemelerini sağlayacak yasa değişikliğinin yapılması da olanaksız görünüyor.

Aynı durum AVM olarak bilinen büyük alış veriş merkezleri için de geçerli.

Her kurulan AVM’nin ortalama 100 esnafı batırdığı süreçte AVM’lerin şehir dışına çıkarılmasını sağlayacak yasa bir türlü Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirilmiyor, Meclis’in tozlu raflarında kuzu kuzu yatıyor.

Her hükümet döneminde AVM olarak bilinen büyük alış veriş merkezlerinin kent dışına çıkarılması için hazırlanan yasa taslağı ile ilgili ümit verici açımlamalar yapılır, nutuklar atılır, sonra kulakların üzerine yatılır.

Sanayicilerin “Ali Abisi ‘ olarak bilinen eski Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, bu konuda en kararlı duruşu gösteren siyasetçi olarak biliniyordu.

Ali Coşkun; bakanlık döneminde yaptığı bir açıklamada, yasa değişikliği için “ AVM’lerin şehir dışına çıkaracak yasayı Meclis’ten geçirmek bizim namus borcumuz” şeklinde açıklama yapmıştı.

Ancak tıpkı turizmci lobisi gibi AVM lobisi de gücünü ortaya koymuş, Coşkun’un ‘namus borcumuz” dediği yasa tasarısı ‘kadük” olmuş, Ali Coşkun bu yürekli çıkışının faturasını bakanlık koltuğunu erkenden kaybederek ödemişti.

Görüldüğü gibi Türkiye’de devletten daha güçlü lobiler, büyük sermaye ve yabancı ortaklı dev şirketler var.

Onların rızası olmadan Türkiye’nin kaderini değiştirecek öneme sahip olan yasaların Meclis’ten geçmesi çok ama çok zor..

Biz yine de umudumuzu yitirmeyelim..

Gün olur devran döner..

Elbette bir gün bu ülkenin gerçek sahiplerinin sözünün geçtiği bir dönemi de yaşarız.

Biz yetişemezsek bile bizden sonraki kuşaklar rahat ve huzur içinde yaşar..