Muharrem Yellice

Muharrem Yellice

GAGAUZYA 2

Türk Dilinin yapısına göre kökten hareket ederek kelimeyi parçalarsak;

Ko-m-rat/ Ko-: Fiil kökü. Ko-mak. "ko-" fiil kökü Eski Türkçede “gitmek, yönelmek” anlamına gelir. Fakat Türkçede fiilden isim ve fiilden fiil yapma – m eki işlek bir ek değil. Ka- mak fiilinden ka-m fiilden isim yapma eki var.

-m-:Bu harf burada bağlantı harfi (ünlü uyumu sağlayıcı ses) olabilir. Anlamlı bir kök değildir, sadece ek bağlantısı var. Kom germence bir kelime olabilir. Türkçeden Germence ye geçmiş bir kelime gel manasına kullanılmış olabilir

Rat: Eski Türk dillerinde değil ama yine Kıpçak/Slav etkisinde savaşçı anlamına gelir. Komrat; savaşçıların toplandığı yer manasını taşıyabilir. Ayrıca -grat mekan ismi yapma Bulgar ve Slav karışımı bir ektir.

Bu durumda Ko-m-rat şu şekilde okunabilir: "Git-rat" ya da “küçük savaşçı yerleşimi “Bir araya gelen savaşçılar yeri" Veya germence gelip yerleşilen yer manasına gelebilir. Bu durumda kumral AT’la yine alakası yok.

Komrat; kelimesini Türkçe düşünürsek şöyle kök ve eklerine ayırabiliriz

Ko-m-ra- t. Ko-fiil kökü.- m; fiilden isim yapma eki. -ra;

Simden isim yapma.Komra. sam-ra gibi. komra-t; isimden isim yapma eki. Kökle ilgili mana üretirsek. Konulan yer. Sonradan yerleşilen yer. Bir yere göçerken konulup kalınan yer gibi manalandırılabilir. Bu akıl yürütme ile kelime Türkçe ve Türkçenin tüm özelliklerine uyuyor.

Sonuç olarak ihtimalleri şöyle sıralayabiliriz.

Slav veya Germen dillerinden geçmiş bir yer adıdır ve Gagauzlar bunu kendi dil yapısına uyarlamışlardır. Ancak içindeki “rat” kısmının askerî birlik/savaşçı anlamına gelmesi, Kıpçak sahasında askeri stratejik merkezler anlamında kullanılmış olabileceğini düşündürür ."Komrat" ismi hem Türk-Kıpçak ağızlarının hem de Slav-Rus etkisinin birleştiği bir yer adı olarak melez etimoloji örneği olarak düşünülebilir. Yakutta öz Türkçe kabul edilebilir. Bana göre kelime öz Türkçe.

GAGAUZYA’NIN TARİHİ KİMLİĞİ

Gagauzya, Moldova Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan özerk bir bölge olup, tarihi, dili, kültürel dokusu ve siyasi gelişim süreciyle dikkat çeken nadir topluluklardan biridir. Gagauzlar, genelde , Oğuz Türklerinin bir kolu olarak kabul edilirken, Ortodoks Hristiyan inançlarını benimsemeleriyle diğer Türk halklarından ayrılırlar. Sosyolog Prof.Dr. Orhan Türkdoğan; Anadolu’nun Moğol işgalinden sonra Bizans’ın himayesine Balkanlara göç eden bir Oğuz boyu olduğunu özel bir sohbet esnasında söylemişti. Konuştukları Türkçe İstanbul şivesine benziyor. Bu benzeme bu görüşü haklı çıkarır durumda. Karşılaşıp konuştuğumuz Gagauz vatandaşlarıyla rahatça anlaşıp konuştuk. Bir çobana sen Türk’sün dedik;

-hayır ben Gagauz’um dedi. Elliye kadar say dedik . saydı. Bizde saydık. Türk olmakta birleştik. .

Gagauzların kökeni hakkında çeşitli teoriler bulunmaktadır. En yaygın kabul gören görüş, onların Selçuklu döneminde Anadolu’dan Balkanlara göç eden Oğuz Türklerinin torunları olduğu yönündedir. 13. yüzyılda Bizans ile etkileşim içinde olan bu Türk toplulukları, zamanla Hristiyan Ortodoksluğu kabul ederek kimliklerini yeniden şekillendirmişlerdir. 18. ve 19. yüzyıllarda yani 1878-1879.Osmanlı-Rus savaşları sırasında Rus İmparatorluğu tarafından Bessarabya’ya (bugünkü Moldova’ya) göç ettirildiler. Bu savaşta Osmanlı büyük bir yenilgi alarak Rus Ordusu Yeşilköy’e kadar gelmişti. Bu savaşta Türk kabul edildiklerinden yerlerinden edilen Gagauzlar bu günkü bölgeye yerleştirilmişlerdir. O zamanki bu yerleşim, bugünkü Gagauzya'nın temellerini oluşturmuştur. Şimdi hâlâ büyük bir bölümü Ukrayna’da olmak üzere Balkanlar dahil bu coğrafyada dağınık olarak yaşamaktadırlar. Birinci ve ikinci Dünya savaşları buralarda geçmiş, Alman işgaline uğramışlardır.

Gagauzlar, daima milli kimliklerinin farkında olarak bağımsız ve özerk yaşama isteklerinde bulunmuşlardır. 20. yüzyılın başlarında Sovyet sisteminin katı merkeziyetçi yapısı altında bu talepler bastırılmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında Moldova, Nazi Almanya’sı ile Sovyetler Birliği arasında sık sık el değiştirmiş, bu süreçte Gagauz halkı büyük acılar yaşamıştır. Birçok Gagauz, zorla askere alınmış, bir kısmı ise Almanlarla işbirliği yaptığı gerekçesi ile savaş suçlusu damgası yiyerek Sibirya’ya sürülmüştür.

Stalin döneminde uygulanan zorunlu kolektivizasyon, dinî uygulamalara yönelik baskılar ve etnik azınlıkların kültürel asimilasyon politikaları, Gagauz halkının kimliğinde derin travmalar bırakmıştır. Kiliseler kapatılmış, geleneksel festivaller yasaklanmış, Gagauz dili bastırılmıştır. Bu dönem, Gagauz halkının kültürel belleğinde “Büyük Sessizlik Dönemi” olarak kalmıştır.

Gagauzya da her köyde bir müze var. Uğradığımız bir köyde savaş müzesi vardı. Bu müzede bu köyde ikinci dünya savaşında ölenlerin resimleri ve hikayeleri tasvir edilmiş . Bu köyden savaşta ve açlıktan 600 kişi ölmüş. Tüm Moldavya da açlık ve savaştan ölenlerin sayısı 114 bin kişi. Stalin’in merkezi vergi sisteminden dolayı yani ürettiğine bakılmaksızın vergi tahakkuk ettirilmesi yüzünden bu köyde insanlar açlıktan ölmüş. Ölenlerin listesi var. Birde açlık anıtı yapmışlar. 14 Ekimde açlık günü olarak kutluyorlar.

1936 ‘da Romanya büyükelçisi Abdullah Tanrıöver’miş .O zaman Gagauzya Romanya’ya bağlı imiş. Gagauzya’dan çocukların okuması için Türkiye’ye gönderilmiş. Okuyacak zeki çocukların bütün masraflarını Türkiye ödemiş. 1939 da savaş başlamış. Sınırlar kapanmış. Giden çocuklar sınırlar kapanınca Türkiye’de kalmış. Türk bürokrasisinin önemli elemanları olmuşlar. Bu köyden giden bir çocuğun babası savaşta ölmüş. Anne hep çocuğunu ararmış. 12 yaşında Türkiye’ye giden bu çocuk, Galatasaray lisesinde okumuş ekonomist olmuş. Türk bir hanımla evlenmiş.45 yıl sonra köyüne gelip anasını bulmuş. Çocuğun adı Necat Balcı. Bu hikaye fotoğraflarla köy müzesinde anlatılmış. Romanya krallığı zamanında Buraya Türkiye’den öğretmen ve kitap gönderilmiş. Türkiyden gönderilen 50.nin üzerindeki tüm öğretmenler öldürülmüş. Mezarları ve akıbetleri belli değil. Bir tanesinin mezarı Gagauzya ’nın Kazakliya köyündeymiş.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Moldova’da bağımsızlık süreci başlamış ve Gagauz halkı, bağımsızlık ilanı sürecinde endişeye kapılarak 1990 yılında "Gagauz Cumhuriyeti"ni ilan etmiştir. Ancak Moldova ile yapılan müzakereler neticesinde, 1994 yılında Gagauzya’ya özerk bölge statüsü verilmiştir.

Gagauzya, bugün Moldova’nın içinde kendi yasama, yürütme ve yargı organlarına sahip bir bölgedir. Başkenti Komrat olan özerk bölge, Halk Meclisi (Halk Toplumu) ve Başbakan konumundaki Başkan (Başkân) tarafından yönetilir. Bölgenin Moldova'dan ayrılma hakkı da anayasal güvence altına alınmıştır; Moldova’nın ulusal statüsünün değişmesi durumunda, Gagauzya da kendi kaderini tayin edebilecektir. Bu gün Rusya ve Türkiye ile iyi ilişkilerinden dolayı Devlet başkanları ev hapsinde tutulmaktadır. Moldavya batı yanlısı bir politika izlemektedir.

Devamı var…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muharrem Yellice Arşivi

Osmanlı'da Filistin’de toprak meselesi

25 Ağustos 2025 Pazartesi 10:57

Osmanlı'da Filistin’de toprak meselesi

24 Ağustos 2025 Pazar 16:12

ŞAİRLER VE İSLÂM

12 Ağustos 2025 Salı 11:23

ŞEHİRLEŞME 7 - Hasan Subaşı

25 Haziran 2025 Çarşamba 09:47

Trump, Evanjelizm ve Yeni Dünya Düzeni

11 Haziran 2025 Çarşamba 14:58

GİRİT ADASININ BARIŞLA KAYBI!

10 Haziran 2025 Salı 10:54

YÖRÜK TÜRKMEN FESTİVALLERİ

07 Haziran 2025 Cumartesi 10:04