
İbrahim Akkaya
Evren beni neden tehdit etti ?
Birkaç saat arayla iki sevindirici haber aldık..
Birincisi 12 Eylül 1980’nin ‘Darbeci Paşalar’ı Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın ömür boyu hapis cezası alması, diğeri kurmaca olduğunu sağır sultanın bile bildiği Balyoz Davası’nın sanıklarının tahliye kararı..
Balyoz’a Anayasa Mahkemesi’nin vurduğu balyoz şüphesiz ki Türkiye’de hala adaletin olduğunun işareti.
Siyasi otorite ne kadar çabalarsa çabalasın bağımsız mahkemeler, namuslu savcı ve yargıçlar hala var, onlar her türlü baskıya karşın adaleti uygulamakta kararlı olduklarını bir kez daha dosta ve düşmana gösterdiler..
‘Netekim Paşa’ olarak bilinen Kenan Evren’in 97 yaşında da olsa, 34 yıl sonra da olsa mahkum edilmesi önemli..
12 Eylül 1980’nin acılarını unutmak elbette olanaksız..
Ancak bu karar ‘Devrimci 78’liler’in de vurguladığı gibi darbenin yol açtığı tüm tahribatların onarılmasının yolu açtı..
Dilerim o acıları bir daha yaşamayız.
Sizinle 12 Eylül 1980 darbesinin yıldönümünde yazdığım’ Evren beni neden tehdit etti ?” başlıklı yazımı paylaşmak istiyorum :
Yazı şöyle :
“Bugün 12 Eylül, Netekim Paşa Evren yönetiminde gerçekleştirilen askeri müdahalenin 32. yılı.
Gerçek şu ki 12 Eylül aradan geçen 31 yılda ciddi bir biçimde sorgulanmadı.
Darbeci paşaların Anayasa'ya koydurdukları madde nedeniyle bırakın sorgulamayı, yargılamayı, eleştiri bile doğru dürüst yapılmadı, AKP'nin göstermelik yargılama sürecinin ise suyu çıktı.
12 Eylül askeri darbesi Antalya açısından daha da büyük önem taşıyor.
Çünkü Evren ve diğer 4 komutan(Halk onlara beşi bir yerde adını takmıştı,) Antalya'da sıkça boy gösterdiler.
Özellikle bayram tatilleri için Antalya'yı ve Karpuzkaldıran Askeri Tesisleri'ni seçtiler.
Doğal olarak Evren ve komutanlar gelince de Antalya'da telaş yaşandı, trafik aksadı, Karpuzkaldıran'a tatile gelenlerin ise huzuru kaçtı.
Dahası Evren ve beraberindekiler bayramın birinci günü güneş doğar doğmaz Karpuzkaldıran'da bayramlaşma düzenlerdi.
O bayramlaşma törenlerini unutmak olanaksız.
Karpuzkaldıran'a davet edilen, daha doğrusu gelmelerini istenen gazete sahipleri, Sorumlu Yazı İşleri Müdürleri ve Temsilciler, yani koca koca adamlara tek tek elini öptürürdü Evren Paşa..
Benim gibi, "Sadece babamın elini öperim" diyenlerin de peşine adam takılır, aylarca izlettirilir, fişlenirdi.
Kenan Evren, Anadolu gezilerinde kendisini Atatürk’ün yerine koyarak, Ata'nın o meşhur tren fotoğrafını verirken, Antalya'da İsmet İnönü'ye özenerek, 'çivileme' yapar, basının ünlü foto muhabirleri de Karpuzkaldıran Askeri Tesisleri'nin plajında yere bellerine kadar kıyafetleriyle denize girip, Netekim Paşa'nın çivilemesini görüntülemek için yarışırlardı.
Evren, emekli olduktan sorma da Antalya ziyaretlerine devam etti.
Şaşalı törenlerle karşılandı, yine Karpuzkaldıran'da çivileme yapmayı, onuruna düzenlenen yemeklerde 12 Eylül darbesini ballandıra ballandıra anlatmayı sürdürdü.
Netekim Paşa'nın emekli olduğu günlerde yaptığı bir Antalya gezisinde ilginç bir olay yaşandı.
Paşa, Karpuzkaldıran sakinlerinin bir kez daha keyfini kaçıran bu ziyaretinde yine çivilemesini yaptı, habercilere gazetecilik dersi verdi, ardından da kendisi için hazırlanan program için yola çıktı.
Kurşunlu Şelalesi'ne gelindiğinde birden bire bir telaş başladı.
Paşa'ya ikram edilen ayran el çabukluğu ile masadan alındı, ardından da gezinin geri kalan bölümü iptal edilip, koruma araçları eşliğinde Kurşunlu'dan ayrıldı.
O dönemde 'Devlet Büyüklerini Koruma Görevi'ni de yapan Antalya Emniyet Müdür Yardımcısı Azmi Derin'e neler olduğunu sordum, "Gazetecisin, parçaları birleştir, neler olduğunu çözmen zor da değil" yanıtını verdi.
Azmin Derin'e, "Suikast girişimi mi oldu ?" sorusunu yönelttiğimde, hayır demedi, anlamlı bir şekilde güldü.
O dönemde Günaydın Gazetesi'nde çalışıyordum, haber ertesi gün sürmanşetten" Evren'e suikast girişimi" başlığıyla çıktı.
Vay sen misin böyle haber yapan, Paşa küplere bindi, beni sivil bir ekiple gazetenin bürosundan yaka parça alıp, Milta Tatil Köyü'ne, Evren'in huzuruna çıkardılar.
Netekim Paşa çok kızgındı, "Birkaç çapulcunun girişimini haber yaparak onlara cesaret veriyorsun" diyerek bağırmaya başladı.
Ardından da "Seni işten attıracağım, bunun hesabını vereceksin " şeklinde tehditler savurmaya başladı.
O günlerde Altan Öymen, Kenan Evren'in anılarını kaleme alıyordu.
Yaşananları kaygı ile izleyen meslek büyüğüm Altan Öymen, araya girerek, "Paşam bu tür haberleri elbette gazeteciler yapar., Ayrıca İbrahim Akkaya vatanını seven, mesleğini de adam gibi yapmaya çalışan bir kardeşimizdir. Bu olay burada kapansın, duyulursa kıyamet kopar, gazeteci örgütleri ayağa kalkar, zor durumda kalırsınız" dedi.
Sonuçta her gelişinde bana, " Akkaya çivileme yapacağım, makinen hazır mı ?" diye soran Evren Paşa, beni cezalandırmaktan Altan Öymen'in araya girmesiyle, belki de olası eleştirilerden çekindiği için vazgeçti, beni derdest eden sivil ekip, Antalya'ya getirdi”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.