
İbrahim Akkaya
Enseyi karartmayalım !..
Kötü geçen turizm sezonuna bir de hepimizi derinden üzen orman yangınları darbe vurdu.
Sağır sultan da Antalya’yı turizmin ayaklarının üzerinde tuttuğunu biliyor.
Turizmde 500 bin emekçinin çalıştığı gerçeğinden hareket edersek, ortalanma 2 milyon kişinin karnının turizm sektöründen doyduğunu görürüz..
Bir diğer önemli nokta ise 30’u aşkın sektörün turizmle doğrudan ilişkili olması..
Rusya krizi ve bölücü terör elbetti hepimizin içini acıtıyor..
Kirli bir savaşa sürekli kurbanlar veriyoruz..
Dağ gibi insanlar kalleş tuzakların kurbanı oluyor..
Kendimizi kandırmayalım..
Durum hiç de iyi değil..
Sadece turizmci ve turizm emekçisi değil, esnaf ve üretici kan ağlıyor..
Umudunu turizme bağlayan, varını yoğunu yatıran, kredi alan, borçlanan insanlar kara kara düşünüyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı pembe tablo çizmeye, Kurban Bayramı için de 9 günlük tatil müjdesi vermeye kalkışsa da, Ramazan Bayramı’nda doluluk oranlarının artacağını söylemeye çalışsa da durum kötü hem de çok kötü..
Elbette kara tablo çizmemek, moralleri bozmamak lazım..
Ancak gerçekleri de göz ardı etmemek lazım..
Yanda medyada abartılı haberler ile kamuoyu yanıltılmaya çalışılıyor..
İki yandaş A Haber Televizyonu ile İhlas Haber Ajansı(İHA) tıpkı Bakan Avcı gibi pembe tablo çizmeye, tabloyu pozitif göstermeye çalıştılar.
Gazeteciler kimi haberleri abartmaya bayılır ama bu kadar da abartılmaz,u kadar da işkembeden atılmaz ki..
Bakınız İHA’nın servise koyduğu ve A Haber’in desteksiz atış yaptığı turizm haberinde ne deniliyor :
“Ramazan Bayramı tatili süresini 9 günü çıkaran kararın yaklaşık 1 ay önce Bakanlar Kurulu’nca alınması, turizm sektöründe iç pazar hareketliliğini artırdı. Geçen yıllara göre bu yıl bayram hareketliliğinin yüzde 35 arttığı, doluluk oranlarının bazı tesislerde yüzde 100’e ulaştığı belirtildi”
Antalya’da her gün işyerleri kapanırken, evine ekmek götüremeyen insan hayatı artarken, iflaslar birbirine kovalarken sadece yağcılık ve yağdanlık görevini yerine getirmek için bu tür haberlerin yapılması ve topluma dayatılması üzücü ve düşündürücü..
Arkadaşlar gitsinler Antalya’nın kalbi Kalekapısı ve Kaleiçi’ne..
Esnafa ‘bugün siftah ettin mi ?” sorusunu yöneltsinler yeterli..
Antalya’nın herhangi bir bölgesinde araştırma yapsınlar..
Kaç kişinin yüzü gülüyor görsünler..
İnsanların ayakta kalabilmek için nasıl çabaladıklarını gözlemlesinler..
Gerçek şu ki kriz sadece bu yılla sınırlı değil..
Bu krizin yaralarını sarmak, turizmde eski görkemli günlere dönmek hiç de kolay olmayacak..
Felaket telalığı yapmayalım ama 3-4 yıl krizin izlerini silmekle geçecek..
Kuşkusuz Antalya’yı ve Antalya’da yaşayan herkesi olumsuz etkiliyor kriz..
Herkes bir mucize bekliyor..
Gerçekçi olmak gerekirse bindiğimiz dalı kestik..
Her şey iyi giderken, Antalya ülkenin en sorunsuz bölgelerinin başında bulunurken, Rusya kriziyle zirve yapan dış politika hatalarına ‘Çözümsüzlük süreci” nin faturası olarak karşımıza çıkan bölücü terör ile her şey berbat oldu..
Umutsuz olmayalım, enseyi karartmayalım ama gerçeklerle de yüzleşelim..
Kötü başladık, son 20 yılın en kötü sezonunu yaşıyoruz..
Bu krizi en az hasarla atlatmak tek teselli olacak..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.