
Songül Başkaya
Denizde de rahat yok…
Bu ülkede kadın olmak zor. Her gün bir kez daha çakılıyor, kafanıza. Kaç çocuk yapılacağından, ne giyileceğine, nerede oturulacağına, nasıl konuşulacağına karışan, daha ilkokul sıralarındaki çocuklara haremlik-selamlık uygulama yapanlar bu kez de Antalya’da plajları şekillendiriyor…
“Kadının yeri evidir, kadın ne anlar ticaretten, siyasetten” zihniyeti maalesef yüzyıl öncesinde kalmadı. O zihniyet aramızda, hatta başımızda…
Dünyanın en çok ziyaret çeken kentinde, Kadın Dostu Kent olmaya aday bir ilde kadın plajı yapan, bunu da pozitif ayrımcılık olarak gösteren, 1930’lu yıllardan ilham alan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’e 2014 yılında olduğumuzu hatırlatmak isterim…
Kadının sosyal yaşama yeni yeni girmeye başladığı bir dönemde yapılan kadın plajını, bugün modern dünyada kadın-erkeğin her yerde yan yana ve bir arada olduğu bir ortamda yapmak pozitif değil, negatif ayrımcılıktır…
Kendilerine gelen talepler doğrultusunda böyle bir projeye gerek duyan yetkililer, acaba bu talepler kimden geldi, açıklamalıdırlar…
Kadını hangi gerekçeyle olursa olsun dışlamak, ötekileştirmek hiç de doğru değil…
Şimdi bir kısım medya ve medya mensupları da kadınlara özel plajı masumane, kadınları kötü gözlerden korumaya dönük bir proje olarak lansetmeye çalışıyor…
Acaba kadınlar denize girerken taciz mi ediliyor? Erkekler, sapık da onlardan mı korunuyor kadınlar? Kadınlar, kendilerini korumaktan aciz mi?
Bırakın, kadınları da erkekleri de bu kadar rencide etmeyin…
Ne kadınlar yaşamın dışına çekilebilir, ne de tüm erkekler röntgenci, sapık…
Kaldı ki henüz çocuk yaştaki kızları kendilerine eş yapan erkeklerin olduğu, istismarın ve tacizin hızla arttığı bir toplumda olduğumuzu düşünüyor ve kabul ediyorsanız, bu durum daha da vahim…
Öyle ya daha plaj açılmadan röntgenciler yerini alıverir…
Yok eğer tesettürlü kadınlar için bu plaj oluşturuluyorsa o da doğru değil…
Kadın, bikini ile de mayo ile de haşema ile de denize girebilir, yıllardır olduğu gibi…
Ne açık kapalıdan, ne kapalı açıktan rahatsızlık duyar. Duymuyoruz da…
Ama bu ötekileştirme sürdüğü sürece maalesef ki herkes uzaklaşacak birbirinden…
Buna dur demenin zamanı geldi de geçiyor…
O nedenle bırakın böyle pozitif ayrımcılıkları da gerçeğe dönün…
Kadının sorunlarına parmak basmak, derman olmak istiyorsanız önce reddettiğiniz teklifimizi kabul edin…
Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun adını Kadın-Erkek Eşitliği olarak değiştirin…
Şiddet gören, kadınlara çatı olun…
Çalışan kadının çocuğuna sahip çıkın…
Kadın sığınma evleri, kreşler, öğrenci yurtları yapın. Var olanların kapasitelerini artırıp, modernleştirin…
O zaman inanalım biz de iyiniyetinize ve samimiyetinize…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.