
İbrahim Akkaya
Cumhuriyete sahip çıkmak…
Cumhuriyet en iyi yönetim biçimi..
Şöyle tarif ediliyor Cumhuriyet :
“Cumhuriyet yönetim biçimlerinde halk, yönetimini beğenmediği yöneticileri belli aralıklarla yapılan seçimlerle değiştirebilme olanağına sahiptir. Bu nedenle yöneticiler, toplumu keyfi biçimde yönetemezler. Halkın isteklerini ve beğenilerini gözönünde tutmak zorunda kalırlar. Bir başka deyişle yöneticilerin iradesi mutlak değil, halk iradesi ile sınırlıdır”
Bir yönetim biçimi olan Cumhuriyet’in bizim açımızdan özel bir rejim özelliği taşıyor.
Bizim için Cumhuriyet Atatürkçü düşünce sistemine bağlı bir rejimi ifade ediyor.
Her Türkün Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerini iyi bilerek onu korumak ve geliştirmek gibi bir sorumluluğu var..
Günümüzdeki çatışma da ne yazık ki bu nokta da ortaya çıkıyor..
Ülkeyi 14 yılı aşkın süredir yöneten siyasal iktidarın bazı eylem ve söylemleri Cumhuriyete karşıymış, Cumhuriyet rejimini yıkma çabasındaymış kaygılarını artırıyor.
Siyasal iktidarın Cumhuriyet ve kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e düşmanlıklarını gizlemeyen kimi kişi ve gruplara yakın durması da bu kaygıları güçlendiriyor.
Aslında biz çok şanslı bir ulusuz..
Çünkü eskiden ülkeleri tıpkı yönetenlerin özlemini duyduğu Osmanlı İmparatorluğu gibi tek kişi yönetirdi.
Ülkeleri diledikleri gibi yöneten bu kişilere Osmanlı da olduğu gibi ‘ padişah, hakan, sultan, kral, şah’ denirdi..
Yönetim yine Osmanlı’da olduğu gibi babadan oğula geçerdi.
Atatürk’ün destansı Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrasında bir avuç vatanseverle kurduğu Cumhuriyet yönetiminde ise söz ulusundur.
Cumhuriyet ve kurumları ile kurucusu Atatürk’e karşı bir duruş sergileyenler bugün bulundukları konuma Cumhuriyet sayesinde kavuştuklarını çok üzücüdür ki ya unutuyor, ya da unutmuş gibi yapıyor.
Cumhuriyet, yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir yönetim biçimi..
Bu nedenle de ulus temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülke yönetiliyor.
Siyasal iktidar ile yandaşları her fırsatta kötülemeye, karalamaya çalışsalar da Cumhuriyetin kazanımları çok fazla ve bir o kadar da değerli.
Cumhuriyet rejiminin kazanımları saymakla bitmez..
Bazılarını anımsamakta yarar görüyorum.
Kendilerine ‘çağdaş’ diyen Avrupalılar, kadını ikinci sınıf vatandaş olarak görürken, 8 Şubat 1935 yapılan milletvekili seçimlerinde Türk kadını ilk kez oy kullandı..
Kadın-erkek tüm yurttaşlar öğrenim görme hakkı ve hürriyetini kazandı.
Latin Alfabesine geçildi.
Saatler değiştirildi.
Ölçülerde çağdaş normlar benimsendi.
Modern yaşama ilgili reformlar yapıldı
Giyim kuşam tarzı değişti.
Toprak ağalığına son verildi.
Her sınıftan, her inançtan, her ulustan kişilerin temsil edildiği meclis kuruldu.
Yasama, yürütme ve yargı gücüne dayalı Anayasal bir sistem kuruldu.
Sanayi devlet eliyle güçlendirildi.
Sermaye sınıfı ile birlikte işçi sınıfı da gelişti, ülke yönetiminde ağırlığını hissettirdi.
Toplu sözleşme ve grev yapma, miting ve gösteriler düzenleme, siyasete katılma gibi ekonomik, demokratik hak ve özgürlüklerin kullandırılması sağlandı.
Emeklilik, kıdem ve ihbar tazminatı, iş güvenliği, çalışma koşullarının düzenlenmesi gibi haklar sağlandı.
Eğitim, sağlık, haberleşme, barınma gibi kamu hizmetlerinden yararlanma olanağı getirildi.
Toplumsal ilerlemenin yöntemleri geliştirildi.
Ülkenin demokratikleşmesi, insan hak ve özgürlüklerinin gelişmesi açısından önemli adımlar atıldı.
Cumhuriyetin kazanımlarını saymakla bitmez..
Hal böyle iken 93’ncü yılında Cumhuriyet’e yönelik tehlikeleri görerek korumak ve kullanmak hepimizin en temel görevi..
Kimse bunu bir an olsun aklından çıkarmasın..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.