
Nizamettin Özmen
ÇUKURAMBAR'DAN KEPEZ’E BAKMAK
2011
yılı mıydı? Kepez bölgesindeki Kentsel
Dönüşüm’ün Büyükşehir Belediye Meclisi’nde görüşülmesi. O toplantıda “Kepezaltı
Antalya’nın Çukurambar'ı neden olmasın” cümlesi kurulmuştu bir delege
tarafından. Bölgenin reklam filmini, bilboard görsellerini izlerken
Çukurambar’ı da görün.
“Ankara’yı
öyle sardı ki betonlar, ne yağmuru hissedersin, ne görebilirsin damda biriken
kar. Tek avuntu kalır geriye. Canından can verdiğin can ile, canından can
saydığın yürekler…” Evet, Yılmaz
Erdoğan’dan alıntılandı bu dize. Çukurambar’da yeni açılan Point Otel’in 18.
Katında dörtbi açıdan Ankara’yı izlerken.
Kimse
kusura bakmasın. Beton bloğun hiçbirine bakıpta “Aaa ne güzelll” filan diyemez
masalcı. O blokların dikilmesınden nemalananlarda uyandı veya doydu ki “yatay
bina” demeye bağladılar. Sanırsın yatay binaları verimsiz arazilere dikecekler.
Dağ bayır yetişen zeytin bile yetmemiş, zeytinyağı ithal eder durumdayken.
Haaa…
Bakın bu fotoğrafları kaydederken beyni neredeydi masalcının. 2011 yılı
mıydı? Kepez bölgesindeki Kentsel
Dönüşüm’ün belediye meclisinde görüşülmesi. O toplantıda “Kepezaltı Antalya’nın
Çukurambarı neden olmasın” cümlesi kurulmuştu bir delege tarafından. Masalcı da
henüz döndüğü Ankara Çukurambar fotoğrafı ile Kepez fotoğrafından kolaj
yapmıştı çalıştığı gazetede.
Bir
yanda Sur Yapı’nın Santral Deresi’ni fıskiyeli havuz gibi gösteren, Antkoop’tan
daha beton binalar arasında giden tramvayı değer gibi gösteren reklam filmi,
diğer yanda devasa gökdelenler. Ekonomik değeri Kepez’i bilmem kaça katlayan
binaları beğenmek değil demek istediğimiz. Doğrudan diyoruz ki Kepez halkı yaşam kültürünü kaybediyor. Topraktan,
ağaçtan, bahçesindeki maydonozdan, kasımpatılardan, baharda tazecik sarma
yaptığı asmalarından uzaklaşıyor. Çocukların erik, çağla aşıracağı komşu
bahçeleri yok artık.
Hani
tıfıl star diyor ya “Sen olsan bari” diye. Bu güzellikleri aldınız halkın
elinden, mercimek oda bakla sofa daireleri verdiniz. Bir de borçlandırdınız
bildiğim kadarıyla. Çukuranbar olsaydı bari.
Ya
bi gidin ya. 2017’nin son kahvaltısıydı eşim ve oğlumla birlikte. Özçekim ile
Ankara’da olamayan İlkem’i çatlatma modundaydık. Kepez’deki dönüşümün bireysel
olarak kazananı veya kaybedeni değildik. Ama önümüzdeki yüzyılın en
“değerili”si “toprak” olacaktı, bunu biliyorduk. Açıklayalım. 400 metrekare
arsada 3 dairelik bir yapı düşün. 3 ayrı tapu. Yıkyışınızda 130 metrekare düşer
kişibaşı. Oysa 1 dönüme 100 daire
dikerseniz binayı yıkınca tapu sahibine bir avuç toprak kalır.
Hadi
ben yeteri kadar kafa yordum. Siz dert etmeyin Çukurambar'ı, Kepez’i, toprağı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.