
İbrahim Akkaya
Çılgın projeler ve TOKİ garabeti
Üzerinden 15 yıl geçen 17 Ağustos Marmara Depremi’nden sonra belirli oranda disipline edilmiş olsa bile Antalya’da yapıların sağlamlığı, depreme dayanıklılığı konusunda kaygılar var.
Bunun en önemli nedeni ise yapı üretimindeki aksaklıklar..
Çok değil birkaç yıl öncesine kadar Antalya müteahhitlerin rahatça at koşturduğu bir bölge haline gelmişti.
Yapı müteahhitliğine ilginin en önemli nedeni ise arazi sahiplerinin yorulmadan zengin olma, kooperatif işine soyunanların ise kısa yoldan köşeyi dönme isteğiydi.
İnşaat işine girmek, müteahhitlik yapmak bizde çok kolay.
Bir adres gösteren, vergi levhası edinen ve odaya kayıt olan inşaat işine soyundu.
Okuma yazmayı bilmeyenler bile inşaat müteahhidi olup çıktı.
Altın dönemini yaşayan inşaat sektöründe çok canlar yandı, kaçan müteahhitler, yarım kalan binalar, çöken yapılar ve kandırılmış insanlar..
Banker felaketinin benzeri yaşandı.
Ocaklar söndü, intiharlar oldu, iş kazaları birbiri ardına can ve mal kaybına neden oldu.
Türkiye’de tam 600 bin kişi yapı müteahhitliğine soyundu.
İnşaatçılıktan zerre kadar anlamayan bu insanların ürünü olan yapıların ne denli güvenli olduğunu anlatmaya sanırım gerek yok.
Oysa başka ülkelerde durum çok farklı..
Örnek mi ?
Fransa’da sadece 2 bin yapı müteahhidinin bulunduğu söyleniyor.
Mühendislik eğitimini almak şart orada..
Bununla de bitmiyor sınava giriliyor, başarılı olunursa ruhsat alınıyor..
Türkiye’de ise durum tersine..
Bir yandan iki yıllık teknik öğretmen okulunu bitirenler 5 dersten sınavca girip mühendis unvanını alarak denetime başlıyor, diğer yandan AKP iktidarı, doğruları söyleyen, yanlışlara karşı direnen meslek odalarını etkisizleştiriyor, denetim yetkisini elinden alıyor, üyeleriyle bağlarını koparmaya çalışıyor.
Bir de TOKİ garabeti var.
Yasalarla donatılmış olan TOKİ’nin inşaatları denetlenemiyor.
O nedenle de TOKİ evleri sıkça mahkemeli oluyor, devlet TOKİ’nin evlere şenlik inşaatları yüzünden trilyonlarca lira tazminat ödemeye mahkum ediliyor.
Son örneğini Antalya Valisi Sebahattin Öztürk’ün görevli olduğu dönemde inşa edilen ve Erzurum’da Kış Olimpiyatları’nın yapıldığı alandaki çökmelerde gördük.
Antalya’da da TOKİ tehdidi altında..
En taze örneği 100.Yıl Spor Kompleksi’nde yapımı süren 33 bin kişilik stadyum inşaatı..
Yüklenici firmanın hangi kriterleri uyguladığı, mühendislik hizmetlerini kimden ve nasıl aldı, denetim mekanizmasını nasıl işlettiği belirsiz.
Yani hızla yükselen stadyum inşaatı tam bir muamma.
Stadyum inşaatında uzay çatı yapılıyor bugünlerde..
Montajını ise azraile meydan okuyan iki işçi yapıyor.
İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Cem Oğuz’a göre o çatı meltem rüzgarlarının hakim olduğu Meltem Mahallesi’nde o çatı tehdit oluşturur.
Cem Oğuz, “ Korkarım ikinci bir Kipa felaketi yaşanmaz” diyor..
Ne olmuştu Kipa’da ?
Kepez’deki Kipa alış veriş merkezinde 20 Eylül 2006 günü uzay çatı yağan dolunun ağırlığına dayanamayarak çökmüş, 3 yaşındaki Merve Taş hayatını kaybetmişti.
Antalya’da tehdit içeren yerler arasında falezlerin üzerindeki Konserve Koyu’nda denize doğru kayan binaların sahipleri inatla evlerinde oturmaya devam ediyorlar.
Antalya için çok önemli bir tanıtım ve ekonomik kazanç kapısı olacağı bildirilen EXPO 2016 Antalya’nın Aksu’da taşkın alanında kuruluyor olması büyük bir sorumsuzluk örneği olarak karşımıza çıkıyor.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in’ Çılgın Projesi’ Boğaçayı’nın da taşkın alanında bulunduğunu hatırlatmakta yarar var..
Tüm bunların yanında ikinci derece deprem kuşağında olan Antalya’nın hala ‘Deprem Master Planı’ı yapmamış olması ise bu kentin ne denli sahipsiz olduğunun örneklerinden birisi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.