
İbrahim Uysal
CHP'nin Farkı ve Kurultay!..
Konuşmadan önce, bilmek gerek. Ama az gelişmiş
toplumlarda ise millet alış verişte görsün cinsinden KAKAFONİ olur çıkar.
--Çünkü, çoğu kimse, aklına geleni, kulaktan
duyduğunu, anlasa da anlamasa da işine öyle geliyor ise konuşur, geçer,.
--Kişilerin, kişisel olarak konuşmalarında sorun
yoktur ama, sosyal ve siyasi olaylarda konuşur iken iki kere düşünmek gerek.
--Ama nerede? Toplumun gelişmesi, kalkınması ile
eğitim seviyesinin artması arasında bir bağlantı vardır. Gel gör ki, bizim
ülkemizde, hala "kıroyum ama, para bende!.." geçerli akçe.
--Sosyal insanların, halk ile ilişkileri hep
olur; ama seçim süreçlerinde partili, aday, yönetici, siyasi ilişkileri ve
pozisyonu olanlar ile ilişkiler bir başka olur.
--Örneğin, bu süreçte bir mahalle temsilciliği
bürosunun sorumlusu, ÖN SEÇİM olmamasına çok kızar. Neden?
--Çünkü, bilmem kaç kişi aday adayı olmuş, ama
bunlardan ancak üç beş kişi ziyaret etmiş. Ama kızgınlığı bu değil,
--Eğer "Ön Seçim" olsa imiş, her aday
adayı onlara uğrar ve her birinden en az iki bin lira alsalar, bilmem ne kadar
para toplarmış. Bu sefer böyle olmamış.
--"Entellektüel"liğine toz kondurmayan
bir kişi ise, özel konumu sebebi ile tahsil edilen yerinde, "ben onu bunu
bilmem, olur ise milletvekili adayı şu kişi olsun" deyince gülüp
geçmiştim.
--Nedenini çok düşündüm. Çünkü yaklaşım
enteresan idi.
--Sözü edilen kişinin siyasi ilişkileri,
mücadelesi olabilirdi. Ama bu "Entelektüel" kişinin, bir kişiyi böyle
bir tercihi ile dillendirmesi için, keskin solculuğu, "devrimciliği"
falan olması gerekiyordu. İki kadeh içmelerinin ötesinde öyle bir durum da
yoktu.
--Peki, o kadar siyasetin içinde olmuş, mücadele
etmiş, bedeller ödemiş, acılar çekmiş, siyasi ve ideolojik bilici olana
tanıdık, bildikleri var iken, tercin neden o kişi idi?
--Bu ve buna benzer örnekleri çoğaltabiliriz.
--Peki gelişmiş ülkelerde bu olaylar nasıl
oluyor.
--Hepsi de, dernek, sendika ya da başka bir
siyasi bilinç ve mücadelenin içinden gelirler.
--O yüzdendir ki, gencecik Avrupalı Siyasetçiler
görürsünüz. Bizim ki gibi vitrin süsleri değil.
--Sol ve sosyal demokrat bir siyasi parti
düşünün ki, hak ihlallerinde, özelleştirmelerde, ülkenin kaderini değiştirecek
kararların alınması sürecinde kitlesel tepki vermiyor, veremiyor.
--Ben CHP örgütlerinin ve üyelerinin bağımsız ve
tekil eylemlerine katıldım ve bilirim. son yıllarda ki tek kitlesel eylem ise,
ADALET Yürüyüşü " idi
--Kimin için adalet. Haksız yere tutuklandığı
iddia edilen, mağdur edilen bir gazeteci için. Neden, bu ülkede son on yıldaki tek
mağdur bu kişi mi, bu ülkede protesto edilecek tek konu bu mu? (hoş önüne başka
sözcükler konulsa da, iğreti durduğu herkesçe çok iyi biliniyordu ama,
partililer ve halk, belki bu sefer bir şeyler belki olur diye umutlanılıyordu
ve destek veriliyordu.)
--Toplumun vicdanını yaralayan Ergenekon
mağdurları birer birer milletvekili yapıldı. Bir iki kişinin kişisel tavrı
dışında görünen hiç bir sonuç olmadı, milletvekili yapılmaları dışında.
--En son olarak da, seçimleri şöyle
denetleyecek, kurulan sistem ile böyle harikalar yaratacak denilen genç bir
mağdur parlatıldı, parlatıldı. Olduğu, kurulduğu iddia edilen
"sistem" , var olup olmadığı anlaşılmadan çöktü bitti, bize de
yadigar bir "cevval milletvekilliği" kaldı yadigar. Sorgulanmadı
bile.
--Yerel yönetim süreçleri ise herkes biliyor.
--Artık, yerel seçimlere ne kaldı ise kaldı; ne
oldu ise oldu diyen bir taban oluştu Türkiye genelinde. Bu taban da kimi ne
kadar etkiler bilemem ama daha yeni yanlışlıklara ve umutsuzluklara pirim
vermeyecek gibi görünüyor.
--Yerel Seçimler imiş, "söz
verilenleri" bile almak zor artık diyen,
-OHAL,KHK gibi partinin gündemi olmayınca, taban
da koyuverdi
--O neden ile SEÇİMLİ BİR OLAĞANÜSTÜ KURULTAY
CHP GENEL MERKEZİNİN kapısında!..
--Hayırlı ve uğurlu olsun.
--"Gün doğmadan, Sultan" doğar"
der Anadolu gün görmüşleri.!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.