
Cengiz Savaşeri
Bu afet değil, bir felaket
Ülkemizde yaşanan
17 Ağustos depremi 7.4 olarak belirlendi ve Meclis Araştırma Komisyonunun Temmuz
2010 tarihli raporuna göre, depremde 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti, 43 bin 953 kişi
yaralandı. 7.7 şiddetinde olarak olarak açıklanan ve doğu ve güneydoğu illerimizi etkileyen
deprem için afet demek az gelir bu deprem bir felakettir. Savaşa girmiş olsak ve 6 ay
bombalanmaya maruz kalsak, herhalde bu kadar yıkım olmazdı.
EMASYA protokolü keşke kaldırılmasaydı
İçişleri Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı arasında 7 Temmuz 1997'da imzalanan.
Açılımı Emniyet-Asayiş-Yardımlaşma olan EMASYA Protokolüne göre ve İl İdaresi
Kanununda yapılan değişiklikle, polisin yeterli olmadığı durumlarda toplumsal olaylara
askerin müdahalesini zorunlu kılmıştı. 4 Şubat 2010 da kaldırılan EMASYA protokolünün
yerine terörle mücadele etkinliğinin arttırılması amacıyla yeni bir düzenleme yapıldı. Yani
valinin askeri göreve çağırma yetkisi, yeni yasa ile bakanlar kuruluna veya ilgili bakanın
emri ile Genel Kurmay Başkanının yetkisine verildi.
AKUT kurucusu Nasuh Mahruki’nin açıklamalarına göre; ulaşımın aksaması ve iş
makinelerinin enkazlara yetişebilmesinde yaşanan gecikmeli süreç olmayıp askeriyenin
aynı gün müdahale etmesi sağlanmalıydı. Kurtarma ekiplerinin havadan helikopter desteği
ile afet bölgelerine ulaştırılmasının ve de iş makineleri ile vinçlerin askeri gemilerle
limanlardan ulaştırılmasının, zaman açısından çok faydalı olacağını savunan Mahruki,
‘iptal edilen EMASYA işbirliği yasası yüzünden askerin müdahale yeteneği kısıtlanmış oldu’
diyor.
Bazı basın yayın organlarında ve sosyal medyada, Yardımların dağıtımında sıkıntılar
olduğu, bazı dükkanların ve iş yerlerinin yağmalandığı haberleri paylaşılıyor. Bazı kişiler de
yardım tırlarının yolda gasp edilip yağmalandığını paylaşıyor. Yorum yapan birçok kişi,
askerin dağıtım yerlerinde ve yıkılan binaların, dükkanların civarında tedbir alması halinde
bu durumların yaşanmayacağı görüşünü öne sürüyor. Neyse ki, depremin şoku atlatıldı ve
gerekli talimatlar verilerek 2 ordu harekete geçti ve Mehmetçik sahaya indi.
Bir diğer merak konusu ise, Kızılhaç tan daha etkin bir kurum olan hilalli Kızılay’ın deprem
bölgesinde görülmeyişi.
Bütün bunları yazarken, bu kadar büyük bir felaket karşısında devletin çabasını göz ardı
etmemek gerekir. Başta AFAD olmak üzere Jandarma dahil, tüm Türkiye’den ulaşan
itfaiyeciler ve diğer gönüllü kuruluşlar, canla başla gayret ediyor. Zaman birlik zamanı
diyerek yardım yapmak için yarışan milletimiz kesinlikle tarih yazıyor.
Üzüldüğüm bir durumu da yazamadan geçemeyeceğim. Kanallara çıkıp partisinin ismini
vererek partisine ve de ittifakına sempati toplamaya çalışan koskoca devlet adamına ve
parti yöneticisine söyleyecek laf bulamıyorum.
Bu tip adamlara nasılsa okuyucular söyleyecek söz bulur.
Hoşça kalın, her zaman birlik olarak kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.