
İbrahim Akkaya
Bizde mangal gibi yürek var!
Dün 3 Mayıs’tı..
Yani Dünya Basın Özgürlüğü Günü..
Yine yakışıklı sözler söylendi, basına övgüler düzüldü, medya çalışanlarının gazı alınmaya çalışıldı.
Antalya Gazeteciler Cemiyeti ‘Buruk kutlama’ olarak yorumladı Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü..
Haksız da değiller, zira ülkemizde basın özgürlüğünden söz etmek neredeyse imkansız hale geldi.
Çünkü basın ve basın çalışanlarının üzerinde baskıların arttığı, yazıları ve yorumları beğenilmeyen, daha doğru bir söylemle iktidara yağcılık ve yalakalık yapmayan, bunu yapmadığı gibi iktidarı eleştirenlerin medya patronlarına baskı yapılarak kapı önüne konulduğu bir süreci yaşıyoruz.
Sadece Türkiye’de değil, Antalya’da da benzeri uygulamalar var ne yazık ki..
Kimi mekanlarda işsiz Antalyalı gazeteci kardeşlerimin masaya yatırıldığı, ‘bizden-bizden değil’ ayrımını yapıldığını biliyoruz.
Ülkeyi yönetenlerin basına bakış açısını biliyoruz.
Gazetecilere her türlü tehdit, hakaret ve tehdidin yapıldığı dönemleri yaşıyoruz.
Antalya’da iktidar partisi ve yandaşlarına yakın duruş sergileyen kimi gazeteler ve gazetecilerin tatlı bir hayat sürdüğü de bilinen bir gerçek..
Yani halkın haber alma hakkını kullandırma gibi kutsal bir görevi bulunan kimi gazete ve gazeteciler ‘gemisini yüzdüren kaptan’ anlayışı ile bodoslama gidiyorlar.
İktidara yanaşmayan, ilkelerinden taviz vermeyen, duruşunu değiştirmeyen gazete ve gazeteciler ise başı dik işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışıyorlar.
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde iktidar partisinin Antalya’daki en etkili ismi AKP İl Başkanı Mustafa Köse’nin Antalyalı gazetecilere yönelik söylemi ise basına hangi gözle bakıldığının en net örneği olarak görünüyor.
Şöyle diyor AKP İl Başkanı Mustafa Köse, kendisine sorular yönelten Antalyalı gazeteciler :
“CHP’den beter siyaset yapıyorsunuz”
Aslında başka söze gerek yok..
AKP’lilerin basına bakış açısı böyle..
Söz 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Gönü’nden açıldığına göre dün yaşadığımız bazı diyalogları da sizlerle paylaşmak istiyorum.
1 Mayıs İşçi ve Emekçi Günü’nde Antalya’da iki ayrı kutlama yapılmasını yadırgamış ve bunu da haber ve yorumlarımıza yansıtmıştık.
Ardından da DİSK, KESK ve TMMOB’un önderliğinde yapılan ve BDP’lilerin Türk Bayrağı taşıyan Antalyalı kadınlara ve ‘ Tam Bağımsız Türkiye, Mustafa Kemalin Askerleriyiz’ diye slogan atan CHP’li gençlere yaptıkları saldırıyı eleştirmiştik.
Yanlış duyum olabilir, belki de bazı yanlış yansımış olabilir, KEKS’in 1 Mayıs’ta Trük Bayrağı taşınmasına itirazı olduğu için iki ayrı kutlama yapılma gereğinin ortaya çıkdığını da iddia etmiştik.
KESK ve BES Antalya Şube başkanları başta olmak üzere kimi sendikacılar ve sendika üyesi olduğunu söyleyip de isimlerini verme cesaretinde bulunamayanlar telefonla tehdit ve hakaretlerde bulundular.
Hem de 3 Mayıs Dünya Basın Özgülüğü Gönü’nde bize ‘gazetecilik dersi vermeye, gazetecilik etiği öğretmeye kalkıştılar.
Öylesine kızgın ve hırçın davranışlar sergilediler ki Akdeniz GERÇEK’in aboneliğini iptal etme tehdidinde bulundular.
Bir kere Akdeniz GERÇEK, sizin abone paranızla ayakta durmuyor.
Yanlış bilgilenme olsa bile eleştiriye bu kadar tahammülsüzlük gösteren kişilerin kalkıp ta barıştan, çözüm sürecinden söz etmeye hakları yok..
Neymiş efendim CHP’li ve İP’li gençler ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ diye slogan atarak
BDP’lileri tahrik etmişler, onlar da karşılık vermiş.
Yani Mustafa Kemal’in Askerleriyiz sloganı arkadaşları tahrik ediyormuş.,.
Şimdi onlara kol kanat gerenlere, başta da eleştiriye tahammül edemeyen, hemen tehdit ve hakaret yöntemini seçen sendikacılara soruyorum:
“ Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ sloganı tahrik oluyor da BDP’lilerin Kürtçe Apo ve PKK sloganları tahrik içermiyor mu ?
Kimse karnından konuşmasın, kimse de bizi öyle tehdit ve hakaretle sindireceğini sanmasın..
Bizde mangal gibi yürek var, öyle kuru gürültüye pabuç bırakacaklardan değiliz..
Bunu herkes kafasına iyice soksun..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.