
İbrahim Akkaya
Bir bayram yazısı
Sevincini doya doya yaşayamayacağımız bir bayramı daha kutlamaya hazırlanıyoruz.
Çünkü kimsede bayram coşkusu, heyecanı yok.
Toplumda bir gerginlik, bir ümitsizlik var..
Bunun yanında ülkemizde ve bölgemizde üzücü olaylar yaşanıyor.
Antalya’da 300’e yakın belediye çalışanı işsiz..
Asgari ücretle çalışıp, evlerine ekmek götürmeye çalışan insanlar bayram öncesinde büyük acılar çekiyor.
Çok sayıda belediye çalışanı bayramı sürgünde bekliyor.
Belediye çalışanları tedirginlik içinde bayramı karşılıyor.
Bayramın hemen sonrasında yeni bir işten çıkarma ve sürgün dalgasının geleceği konuşuluyor.
Gerçek şu ki bu insanlar sahipsiz.
Eskiden sendikalar sahip çıkardı işçiye, sendikaların bir ağırlığı, bir yaptırım gücü vardı.
AKP iktidarı ile birlikte sendikal yaşam adeta rafa kaldırıldı.
Sendikalı işçi ile sendikasız işçi ve taşeron arasında güvence açısından neredeyse fark kalmadı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de her 10 işçiden 9’u sendikasız.
İşveren sendikalı işçi çalıştırmıyor, sözleşme yaparken de işçiye sendika üyesi olma yasağı getiriyor.
Antalya Büyükşehir Belediyesi, sendika başkanlarını ‘ilçelerde görevlendirme’ gerekçesiyle sürgüne gönderiyor.
AKP iktidarları döneminde altın çağını yaşayan taşeron firmalar, boğaz tokluğuna işçi çalıştırıyor, maaşını tam ve düzgün vermediği gibi, iş kazalarına karşı gerekli önlemleri almıyor, yasalarda belirtilen süreleri hiçe sayarak köle gibi çalıştırıyor.
“Turizm başkenti’ olarak bilinen Antalya’da aç ve işsiz ayısı giderek artıyor.
Türkiye’nin vizyon kenti olarak övgüler alan Antalya’nın varoşlarında elektrik ve su bulunmayan viranelerde yaşamaya çalışan insanlar var.
Acı ama gerçek Antalya’da çöpten ekmek arayanlar bile bulunuyor.
Bu koşullarda elbette onların bayram sevinci yok..
Günü kurtarmak, karnını doyurmaktan başka düşüncesi de yok.
Ramazan Bayramı’na ‘Şeker Bayramı’ da deniyor.
Bayram öncesinde konuklarına ikram edeceği şekeri bile alamayan insanlar yaşamaya çalışıyor Antalya’da..
Bayrama çeyrek kala bir de operasyon sancısı başladı.
‘Paralel yapı ile mücadele’ adı altında yapılan operasyonlarda polis polisi gözaltına alıyor.
Polis müdürleri 17 ve 25 Aralık yolsuzluk operasyonlarını yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, bayrama birkaç gün kala tam bir dram yaşanıyor..
Soma faciasını da unutmamak gerekli.
İktidar firmanın işini kolaylaştırmak için her türlü yolu denerken 301 emekçinin acısını hepimiz yürekten duyuyoruz.
Onların aileleri için de bayramın anlamın yok.
Aileler perişan, sinirler bozuk.
Filistin’de ise tam bir katliam yapılıyor..
İsrail çocukları öldürüyor..
İsrail gençleri, kadınları öldürüyor..
Tam bir soykırım yapılıyor dünya seyrediyor.
Seyretmekle kalmayıp, İsrail’in bir toplumu yok etme girişimlerine alkış tutanlar, destek verenler var..
Tablo hiç ama hiç hoş değil..
Bir yanda yarınsız, aç ve korumasız insanlar..
Diğer yanda çile çeken polisler ve ailelere..
Filistin’de yaşanan katliam..
Böylesine bir süreçte bayram sevincinden, şekerin tadından söz etmenin anlamı var mı ?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.