
İbrahim Akkaya
Bakkal Amca nostaljisi de neymiş ?
‘Ne zaman Büyükşehir Belediyesi’nin yeni bir otogar düşüncesi ortaya çıksa aklıma AVM’ler geliyor. Eski Otogar şimdi MarkAntalya oldu. Yeni Otogar’ın 5M Migros olacağı söyleniyor. Doğu Garajı’nın da AVM’den pek bir farkı olmayacağı söyleniyor. Şimdi de otogar Yeşilbayır’a taşınıyor. Akıllara AVM’ler için en uygun yerler otogar alanları mı diye bir soru geliyor”
Bu ifadeler Antalya’nın ilk kadın futbol takımı olan 1207 Antalyaspor Kulübü Derneği’nin her şeyi Hüseyin Türk’e ait..
Çünkü Hüseyin Türk, Antalya’nın gururu olan ilk kadın futbol takımını hem kurucusu, hem sahibi,hem de antrenörü..
Türkiye’de kadınların sürekli horlandığı, beşinci sınıf vatandaş gözüyle bakıldığı, itilip kakıldığı, şiddet gördüğü, toplumdan siyasi iktidarın da katkıları ile dışlandığı bir süreçte Antalya’nın ilk kadın futbol takımını kurarak çok özel bir mesaj verdi..
1207 Antalyaspor, şimdilerde Döşemealtı Belediyesi ile anlaştı..
Döşemealtı Belediye Başkanı Turgay Genç ve ekibini bu anlamlı anlaşma nedeniyle kutlamak gerekli..
Hüseyin Türk, spora, futbola, özellikle de kadın futboluna olan sevgisi kadar bir Antalya, bir Döşemealtı, bir Yeşilbayır sevdalısı..
‘Antalya’nın yaylası-balkonu-locası’ olarak lanse edilen Döşemealtı-Yeşilbayır’ın da kent merkezi gibi betonlaşmasına, AVM’lerle esnafın ve vatandaşın geleceğine ipotek konulmasına gönlü razı olmuyor..
İsyanında yerden göğe kadar haklı.
Son yılarda Antalya adeta ’beton şehir’ oldu..
Bir zamanlar yeşilin ve mavinin tüm tonlarını barındıran Antalya, artık betona, çarpık kentleşmeye yenik düşmüş bir kent haline geldi.
Nefes almanın bile zor olduğu Antalya’da dev blokların arasında yaşam giderek zorlaşıyor..
O nedenle de Antalyalılar, hayatlarının son dilimini rahat ve huzur içine geçirmek için Antalya’yı seçenler, Döşemealtı, Yeşilbayır, Yeniköy, Duacı, Hisarçandır gibi havası henüz tam olarak kirlenmemiş, betona tam olarak teslim olmamış bölgeleri seçiyorlar..
Gerçek şu ki betonlaşma bu alanları da tehdit ediyor.
Bakınız Kepez’e tam bir beton kent görüntüsünde.
Bir de kısa adı AVM olan büyük alış veriş merkezlerinin tehdidi var Antalya’ya..
Adım başı bir AVM var..
Esnafı tüketen, Antalyalıları cazip kampanyalar ile ışıltılar reklamları ile hızla borçlandıran, geleceklerini ipotek altına alan AVM’ler, sokak aralarında bile faaliyet gösteriyor..
‘Cep-jet’ gibi isimler altında Antalya’yı adeta işgal eden AVM’ler ‘Bakkal Amca’yı yok ettiği gibi, vatandaşı da esir almış durumda..
Hüseyin Türk’ün Antalya’da otogar alanlarını örnek gösterip işaret ettiği tehlikeye karşı alınmış bir önlem, küçük esnafı koruyacak bir yasa da çıkarılmış değil..
Küçük esnafın, özellikle de hepimizin nostaljisi olan ‘Bakkal Amca’yı hükümet ve AVM’ler düşünmediği gibi esnafın çatı kuruluşu da düşünmüyor.
Düşünmek bir yana AVM’yi teşvik eden sorumsuz açıklamalar yapılıyor.
Esnafın çatı kuruluşu olan Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu(TESK)Genel Başkanı Bendevi Palandöken, bir süre önce Antalya’da şu açıklamayı yapmıştı :
“Esnaf da birleşip AVM kursun”
Demek ki AVM’lerden kurtuluş yok..
Antalya’nın AVM açısından yükünü aldığı gerçeğini de gözardı edemeyiz.
Antalya, İstanbul’dan sonra en çok AVM’nin olduğu ikinci kent..
O nedenle Yeşilbayır’a taşınınca Otogar’ın yerinin 5M Migros olmasını yadırgayanlar, eleştirenler ‘yatırım düşmanı, servet düşmanı, sermaye düşmanı’ olarak suçlanacak, büyük sermaye kuruluşları Antalya’da pek çok örneğini yaşadığımız gibi gözlerini kestirdikleri yere AVM’yi konduracaklar..
Böyle gelir. ne yazık ki böyle gidiyor..
Varsa yoksa beton..
Varsa yoksa AVM..
Para kazanılsın da gerisi hikaye..
Neymiş çevre kirliliği, neymiş Bakkal Amca nostaljisi..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.