Bir zamanlar Türkiye’nin en huzurlu kentiydi Antalya..

Yerli yabancı herkesin hayallerini süslerdi..

Sokaklarında yerli, yabancı herkes rahatlıkla gezer, doyumsuz doğa güzelliklerinin tadını çıkarır, tarihi ve kültürel mekanlarının keyfini sürerdi..

Hayatlarının en verimli dönemlerini ülkeye hizmetle geçirenler, emekliliğin tadını çıkarmak için Antalya’yı seçerlerdi.

Anadolu’dan her yaşta ve meslekten kişi iş ve aş için Antalya’ya koşar, Antalya onları bağrına basar, dil, dil, renk, ırk farkı gözetmeksizin herkes Akdeniz’in incisi, turizmin birincisi Antalya’da rahat bir yaşam sürerdi..

Sanki Antalya’ya nazar değdi..

Tüm iyi şeyler geride kaldı.

Hızlı göç ile birlikte denetimsiz büyüyen Antalya hızla cazibesini kaybetmeye, olumsuzlukların yaşandığı bir kent haline gelmeye başladı.

Önce ‘rant canavarı’ Antalya’yı keşfetti..

Bir zamanlar mavinin ve yeşilin tüm tonlarının hakim olduğu Antalya çarpık yapılaşmanın kurbana olmaya başladı.

Antalya’yı Antalyalılar ve Antalya’yı memleketi seçenler değil de ne pahasına olursa olsun kaynaklarını kazanca, paraya çevirmek isteyenler kontrol etmeye başladı.

Ormanlarını, tarım alanlarını, sahillerini ranta kaptıran Antalya, bunlar yetmezmiş gibi bir de asayiş sorunlarıyla boğuşmaya başladı.

Türkiye’nin en gelişmiş, kentlilik bilinci yüksek kenti Antalya’da son yıllarda ve özellikle son günlerde yaşanan olaylar kentin imajını zedelemeye, Antalya’da yaşayan her bireyin kaygı içinde yaşamasına, korkulu rüyalar görmesine yol açmaya başladı..

Nereye el atsanız sıkıntı, olumsuz..

Opera sahnesine türbanın sokulması koskoca bir ayıp..

Atatürk Anadolu Lisesi’nde kız öğrencileri bezdirmek amacıyla erkek öğrencilerden oluşturulan ‘taciz timi’ tarifi imkansız bir sapkınlık..

Muratpaşa Lisesi’nde kız ve erkek öğrenciler arasına konulan ‘1 metre yasağı’ şeriatla yöneltilen ülkelerin anlayışından farksız..

Gazi Anadolu Lisesi’nde kız öğrencilere etek yasağı getirilmesi gerici rejim özlemi çeken kafaların ürünü.

Antalya, hemen her gün birbirinden dehşet verici olaylarla ülkenin ve dünyanın gündeminde..

Konyaaltı Hurma Mahallesi’nde bir genç kızın sokak ortasında üç kız tarafından bayıltıldıktan sonra tecavüze uğraması akıl alacak gibi değil..

Kaleiçi’nde eğlenceye gittiği sevgilisi genç kızı evine gelmediği gibi gözü dönmüş bir cani tarafından öldürülmesi, bu da yetmiyormuş gibi otomobil ile üzerinden geçilmesi vahşetin de ötesinde iğrenç, korkunç bir olay..

Antalyalılara, Antalya’yı yönetenlere, yönetmeye talip olanlara, kanaat önderlerine sesleniyorum..

Antalya elden gidiyor.

Antalya artık eski Antalya değil..

Bu kentin sakini değil, sahibi olduğunuzu unutmayın..

Bu kötü gidişe dur demek için kentinize, Antalya’ya sahip çıkın..

En kısa sürede gerekli önlemler alınmaz, akli selim hakim duruma gelmezse Antalya yaşanmaz, yaşanamaz bir kent haline gelecek..

Böyle bir durum, bu kentet yaşayan herkesi etkileyecek..

Kimsenin ‘Bana dokunmayan bin yaşasın’ deme lüksü yok..

Bu kent bizim, bu kentte çocuklarımız, torunlarımız yaşayacak..

Antalya’yı gelecek kuşaklara huzurlu, kaynakları talan edilmemiş bir şekilde bırakmak hepimizin boynunun borcu..

Gelin Antalya’ya sahip çıkalım..

Gelin bu kenti yeniden Türkiye’nin en huzurlu kenti yapalım..

Gelin birleşelim..