Antalya’da toplumsal olaylarda birkaç istisna dışında üzücü olay yaşanmadı.

Bunda halkla birlikte sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının, kentin kana önderlerinin tutumu etken oldu.

Elbette il yönetimi ve polisin de ortamı yine birkaç istisna dışında gerecek tavır içinde olmayışının payı büyük.

Antalya’da bir kişinin başı ağrısa dışarıda, özellikle de Türkiye’yi kaosa sürüklemek, bölmek parçalamak isteyen ülkeler ve şer örgütlerince büyük karmaşa olarak lanse ediliyor.

Fırsat bu fırsat denip her türlü karalama kampanyası uygulamaya konuluyor.

Antalya, toplumsal uzlaşıyı belirli noktalarda sağladığı için ‘yaşanabilir kentler’ sıralamasında listenin başlarında ye alıyor.

Tüm bunlar iyi de gelecek hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülecek ve büyük bir olasılıkla da AKP’nin parmak üstünlüğü ile kabul edilecek ‘İç Güvenlik Paketi’ her yerleşim birimini olduğu gibi Antalya’yı da ciddi biçimde tehdit edecek gibi görünüyor.

Türkiye’ye eski bir rejimi getirme hevesinden bir türlü vazgeçmeyen siyasal iktidar, bu paketle ‘polis devleti’ yaratacağı gibi, Türkiye’nin en sorunsuz kenti Antalya’nın yangın yerine dönmesinin kıvılcımlarını atacak.

Bakınız Antalya Barosu Başkanı Alper Tunga Bacanlı, AKP’nin inatla yasalaştırmaya çalıştığı ‘İç Güvenlik Paketi’nin getireceği olumsuzlukları nasıl sıralıyor :

-Polis, yargıç ve savcı olmadan kişinin üstünü, eşyasını ve aracını arayabilecek.

-Polisin silah kullanma yetkisi artacak.

-Polis, savcı kararı olmadan kişiyi gözaltına alabilecek, 48 saat gözaltında tutabilecek.

-Valiler, toplumsal olaylarda belediye ve diğer kuruluşların araç ve gereçlerine el koyabilecek, kurum personeline polis zoruyla görev verebilecek ve savcı yetkilerini kullanabilecek.

-Telefon dinleme yetkisi, yargı denetimi olmadan genişleyecek.

-Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine ilişkin suç kapsamı genişleyecek ve cezalar artacak.

-Herkes biyometrik veri olarak adlandırılan parmak izi, damar izi ve el ayası vermek zorunda kalacak.

Baro Başkanı Bacanlı, İç Güvenlik Paketi’yle ilgili kaygıları da şöyle sıralıyor :

-Temel hak ve özgürlükler kullanılmaz hale gelecek.

-Güçler ayrılığı ilkesinin kırıntısı bile kalmayacak.

-Bu düzenlemelerden ileri demokrasi değil, olsa olsa özgürlüklerin boğulduğu eski bir rejim çıkar.

-Çıkmak bir yola sürüklenmekteyiz.

-Biraz güvenlik için özgürlükten vazgeçebilenler, ne özgürlüğü ne de güvenliği hak ederler.

Antalya Barosu Başkanı Alper Tunga Bacanlı, ivedilikle geri çekilmesi gereken İç Güvenlik Paketi’yle getirilmesi planlanan düzenlemelerin bir hukuk devletinde, bir kanun devletinde tartışılmasının mümkün olmadığını da vurguluyor.

Görüldüğü gibi çok tehlikeli bir dönemece giriyoruz.

AKP Hükümeti, ateşle oynuyor, Türkiye’yi ve Antalya’yı yangının içine atmaya hazırlanıyor.

Bu paket ülkeyi fena halde karıştırabilir..

Türkiye’nin en huzurlu kenti Antalya’yı kavganın içine çekebilir.

Çünkü Antalya tam bir Türkiye mozaiği..

Ülkenin bir yanından olduğu gibi, dünyanın dört bir yanından dili,dini, ırkı, mezhebi ayrı 2 milyonu aşkın insanın yaşadığı bir bölge Antalya..

İşbirlikçiler, ajan provokatörler bir kıvılcım atarsa Antalya karışır, etnik ve dinsel kavga ortamı yaratılır, yangını söndürmek, kavgayı sonlandırmak çok zor olabilir..

Başta AKP’li milletvekilleri olmak üzere yetkisi, yetkisiz herkes işin ciddiyetini acilen kavrayıp, kardeşi kardeşe kırdıracak paketin Meclis’ten yasalaşmasının önüne geçmeli..

Yarın çok göç olmadan.