
İbrahim Akkaya
Antalya Antalya olmaktan çıktı !
Antalya’ya 1970’li yılların ikinci yarısında ilk kez geldim.
O zamana kadar herkes gibi benim de rüyalarımı süsleyen bir kentti..
Hiç aklımda yokken sürpriz bir şekilde hem de birkaç saat içinde karar verdim Antalyalı olmaya..
O yıllarda sakin bir şehirdi Antalya..
Nüfusu ise 90 bin civarındaydı..
Çok samimi ilişkiler vardı.
İnsanları güler yüzlü yardımcı, kötülük düşünmeyen bireylere sahipti..
Herkes işinde gücündeydi..
Kimsenin malında mülkünde gözü olmayanların yaşadığı tam bir sayfiye kentiydi Antalya..
Hiç unutmam, esnaf dükkanını kapatmaz, yemeğe ya da camiye gideceğinde dükkanının önüne bir sandalye koyup gönül rahatlığıyla hareket ederdi.
Vatandaş bir ihtiyaç mı duydu, parasını tezgahın üstünde bırakır, ne gerekiyorsa alıp giderdi..
Antalya, o yıllarda pamuğu ile bilinirdi.
Dünyanın en kaliteli pamuğunun Antalya’da üretildiği söylenirdi.
Bu yüzden de iyi para ederdi Antalya pamuğu..
Şu anda Antalya’ya ve Türkiye’ye pamuk satan Yunanistan o yıllarda Antalya’dan pamuk ithal ederdi.
Sonra turizme tanıştı Antalya..
Arkasından gecekondu furyası başladı..
Antalya, sonraki yıllarda ‘Turizmin Başkenti’ oldu ama kimliğini de kaybetmeye başladı.
Bir yandan Doğu’dan göç dalgası, diğer yandan arazi tahsisi ile birlikte devlet desteğiyle kredi verilmesiyle birlikte Antalya’da inanılmaz bir yapılaşma süreci başladı..
Turizmciler, ormanla kucak kucağa olan el değmemiş sahilleri betonlaştırıp, halkın kullanımına kapatırken, iç göç dalgasını fırsat bilenler de müteahhitliğe soyundu..
Baş döndüren bir yapılaşma başladı..
Devletin demetim mekanizmasını işletmemesi karşısında kasap da, manav da işsiz de müteahhit olup çıktı..
Bir de kooperatif modası yayılınca adım başı inşaat yapılır oldu.
İnşaat modası kısa sürede vurguna dönüştü..
Müteahhitlerin büyük bölümü ya iflas edip kaçtı, ya da vatandaşı yüzüstü bırakıp ortada kayboldu.
O yıllarda Antalya Büyük Kurtarıcı Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi şüphesiz dünyanın en güzel yeriydi..
Bir inşaat firmasının televizyonlarda ve gazetelerde yaptığı reklam gibi bir yeryüzü cennetiydi Antalya..
Yüksek bir yerden bakıldığında yeşilin ve mavinin tüm tonlarını yaşamak mümkündü..
Turizmin ve ikliminin avantajlarından yararlanmak isteyenler Antalya’ya akın etmeye başladı..
Antalya, son 20 yılda o denli denetimsiz, sağlıksız büyüdü ki eski Antalya sadece anılarda kaldı.
Antalya, Antalya ile yabancılaştı..
Antalya hızla kimlik değiştirmeye başladı..
Nüfusla birlikte sakin şehir Antalya, birden Türkiye’nin en kalabalık beşinci kenti olurken, huzur da bozuldu..
Coğrafi yapısı nedeniyle suç ve suçlular için tercih edilen kent oldu..
Kara giysili adamlar Antalya’ya hakim oldu.
Gerçek şu ki Antalya, turizmden çok kazandı ama çok da kaybetti.
Antalya, geçmişine özlem duyan, huzuru arayan, sakinliği özleyen bir şehir oldu.
Rant Antalya’nın en büyük düşmanıydı kuşkusuz..
Rantçıların Antalya’yı keşfetmesiyle birlikte CHP İbradı İlçe Başkanı Sami Demircioğlu’nun da söylediği gibi Antalya Antalya olmaktan çıktı..
Son dönemde yaşanan üzücü olayların kökeninde de rantın Antalya’yı hedef haline getirmesinin payı büyük..
Dileriz Antalya, bu kötü günleri çabuk atlatır, Antalya üzerinde kirli ilişkiler, hesaplar yapanlara hesap sorulur.,.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.