
Cengizhan Gököz
ANSAN’ A DESTEK
Geçen hafta içinde, Kale Kapısında ANSAN’ a tahsis edilen alanın ve binanın tahliyesi yönünde, Muratpaşa Kaymakamlığının bir girişimi yargı kararı ile önlenmiş oldu.
Büyükşehir Belediyesinin bir tasarrufu olan tahliye girişiminin nedeni, tahsis edilen alanda sanat yapılmadığı ve bu alanın çay-kahve içilen bir mekan olarak kullanıldığı şeklinde açıklanıyordu.
Öte yandan; açıklanan tahliye nedenlerinden biri de, bu alanın bir işletmeciye kiralanarak, gelirinin şehit ailelerine yardım amacı ile ödeneceği şeklinde idi.
Tahliye girişiminin yargıya intikal etmesi üzerine, verilen yürütmeyi durdurma kararına rağmen; tahliye işleminin sürdürülmesi ise özellikle dikkat çekiyor.
Bu olaya, hangi açıdan bakarsak bakalım, siyasal iktidarın sanata ve hukuka bakışındaki şaşılık kolayca görülmekte…
Her fırsatta; sanata ve sanatçıya yandaş olduğu kadar değer veren, kendisini eleştiren, sanatçıyı anarşist ve çete mensubu, darbeci ilan eden, onları zindanlara attıran, sanatın içine tüküren, sanat eserlerini kırdıran, yıktıran, yok eden özü itibari ile sanata karşı bir iktidardan başka bir davranış beklenemezdi.
Ancak tehlikeli olan; sanatçılar ile şehit ailelerini karşı karşıya getirecek bir ‘köylü kurnazlığı’ ile davranılmış olmasıdır.
Şehitlere kelle diyen, gazileri üç kuruşa muhtaç edip, madalyalarını geri verdirecek kadar üzen ve kahreden açılım ve çözüm adı altında, şehit ve gazi ailelerini her gün azap içerisinde bırakan zihniyet sahiplerinin, bu girişiminin sonuç vermediği ve vermeyeceği ortadadır.
Sanatçılarımızın, şehit ve gazilerimizin yaşadığı acıları, sanat eserleri ile ortaya koymaları da, bu iki güzide toplumun karşı karşıya getirilemeyeceğini açıklamaktadır.
Yargı kararına rağmen, sanatçılara ait alanı boşaltmaya çalışan yetkililerin bu tavırlarını torba yasada düzenlenen, idarenin yargı kararlarını uygulamaması yönünde yapılan düzenleme olsa gerek…
Hiçbir yasal düzenleme, yargı kararlarını uygulamama şeklinde olamaz ve olmamalıdır.
Hakkını; hukukta ve yargıda arayan insanların, bu arayışlarını sonuçsuz bırakmak, idarenin hukuksuz tavırlarına karşı ihkakı hak veya meşru direnme hakkını ortaya çıkarır ki, bu durum ülkemizi içinden çıkılmaz bir kaosa sürükler.
Başta yönetenler, yargı kararlarına uymak zorundadır.
Bu anlamda; Antalya Bütünşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’ in gazetelerde yayınlanan bir beyanatında;
Gerçek sanatçı devletine direnmez…
Açıklamasında bulunduğu yazılıdır.
Şayet, böyle bir açıklaması varsa, Sayın Türel’ in gerçek sanatçılardan kamuoyuna yönelik açık bir özür borcu doğmuştur.
Tarih boyunca, gerçek sanatçılar, siyasal gücün ve yönetimin haksızlıklarına direnmişlerdir.
Yalaka sanatçılar ise, bu yandaş ve yalakalıklarından dolayı devlet sanatçısı vb. unvanlar alıp, ceplerini doldurmuş ve hatta Jüri Başkanı, devlette Genel Müdür Daire Başkanı, program sahibi, program konuğu ve hatta ‘akil adam’ olmuşlardır.
Padişahlık zamanında bunlara; ‘Padişahın soytarısı, maskarası ve şaklabanı’ denirdi.
İşleri güçleri, iktidar sahibine şirin görünmek, onu övmek, göklere çıkarmak, muhaliflere de saldırmak ve onları aşağılamaktı.
Bu nedenle; Sayın Türel’ e hatırlatılması gereken,
Gerçek yöneticiler; hukuka ve yargı kararlarına, saygılı ve direnmeden, onları yerine getiren yöneticilerdir.
Tek adama şirin görünmek için, iki güzide topluluğu (sanatçı ve şehit aileleri) birbirine düşürme pahasına işlem yapan yöneticilik anlayışının, demokrasilerde ve hukuk devletinde yeri olmadığı gibi, tarih onları bu özellikleri ile anacaktır.(3-5 alt geçit ve üst geçit, şehir içi AVM’ ler ve rezidancelerle değil…)
Antalya’da sanat yapan, tüm gerçek sanatçılar ile ANSAN mensup ve yöneticisi sanatçılara selam ve saygılarımı sunuyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.