
İbrahim Uysal
AMAN TANRIM, "DEJA VU"!..
Yaşamımda, kendimde sevmediğim bir huyum var. Toplumsal
geleceğe bakmak ve olacakları çok önceden görmeye çalışmak. Bu yüzden de, kötü,
olumsuz bir şey var ise, çok önceden üzülmek. Neden ise, sevineceğim toplumsal
ve siyasal şeyler neredeyse hiç yok gibi. Olmadı, olmuyor.
--31 Mart seçimleri gerçekten enteresan geçti. Atatürk'ün
dediği gibi "Hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz" sözünü de çok
iyi bilir ve anlarım ama, Alis'in masalında tavşanın Alis'e dediği gibi:
"Nereye gideceğini bilmiyor isen, hangi yoldan gideceğinin de bir
öneminin" olmadığını defalarca yaşadık da!..
--Tamam, mevcut Erdoğan-Ak Parti yönetimi, genelde olduğu
gibi yerelde de, iktidarı kaybetmek istemiyor. O yüzden de, kazanmak,
kazanılması için ne yapması gerekiyor ise onu yapıyor. Tabi, Bahçeli bir
Devleti de arkasına alarak.
--İşte, sorunda burada başlıyor.
--İktidar, her türlü ittifak ve müttefiki ile tam saha
bir savunma ve saldırı düzenine geçmiştir.
--Dün, "At, alınıp Üsküdar geçilirken", bu gün
pösteki sayılmaya başlanmıştır. Dalga geçenler buna gülebilir ama, keşke ben de
gülebilsem.
--Özellikle İstanbul bu konuda oldukça hazırlıklı ve
bilinçli. Başkan Ekrem İmamoğlu, kendince doğru bildiklerini ve daha da
önemlisi YÖNETİM DENEYİMİNİ ortaya koyarak, yerinde ve zamanında başarılar elde
ediliyor. Bu sefer Genel Merkezin de farkındalığı ile.
--Gel gör ki, daha önceden iktidarca işine geldiği için
"es geçilen" bir çok yasa, yönetmelik ve süreç, bu kez hiç de
"es geçilmeyerek" didik didik edilmekte, en küçük sinek girmeyecek
bir delikten, fil sokulmaya çalışılmaktadır..
--Geçmişte Muhalefetin, Devleti bilemeyenler, Devleti
tanımayan-anlamayanlar ile Devleti yönetmeye kalkmasının bedelini, kişiler
olarak bizler de çok ödedik de.
--Başkanlık Referandumu dahil, Başkanlık seçimi, Genel
seçimler koordineli, yerinde ve zamanında yapılacak hamleler, doğru kişiler ile
yönetilseydi, bu gün hiç kimse "atı alıp Üsküdar'ı" geçemeyecekti.
--Muhalefet deneyimliler ile bir süreç yönetmek yerine,
popülist bir yaklaşım ile, sosyal ünlüler ile oyuna başladı ve "Acemi
nalbant gavur eşeğinde öğrenir" özlü sözünü bazılarımızın kafasına hala
kazınmasa da, bizim beynimize kazıttı..
--Birçok büyük ilin yerel yönetimi muhalefetçe alındı.
--Tamam bu seçim "savaşı" kazanıldı ama bu
süreç yenilenlerin asker-komutanları ile mi yönetilecek, sürdürülecek; yoksa,
süreci kazananların inanç, kararlılık ve ideolojik bilinçleri doğrultusunda
verdikleri emekler ile mi yönetilecek.
--1990'lı yılların sol, sosyal demokrat iktidar ortağı
partilerin ve 1989 yerel yönetim sürecini kazanan sol, sosyal demokrat
yönetimlerin, yönetim süreçlerine yaklaşımlarına çok yakından tanıklık etmiş,
yaşamış birisi olarak;
--Yine bir çok yerel yönetimde de benzer yönetim
tercihlerini görüyor, duyuyorum. O yüzden de, yeniden o şarkı dilime takılıyor.
--"..... ....Hüzün Hoş Geldin , Buyur Otur... Umut
Yolcu, Gökyüzüm Soluk. Bir Daha Bahar Yok, Son Bahardı Bu... Eli Boş Döndüm Bu
Aşktan, Gözlerim Dolu..."
--Artık bu seferde, "Deja Vu" demek, bu sefer
de "Deja Vu"yu yaşamak istemiyorum.
--Nazım feryadı gibi ".... Henüz vakit varken,
gülüm,
Paris yanıp yıkılmadan,
henüz vakit varken, gülüm,
yüreğim dalındayken henüz,
şu Mayıs gecesi
..... ..... .....
Henüz vakit varken, gülüm,
Paris yanıp yıkılmadan,
henüz vakit varken, gülüm...
Parisliler, Parisliler,
Paris yanıp yıkılmasın.."
--Ankaralılar, Antalyalılar, ......, ........ 'da yanıp
yıkılmasın!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.