Tarihe gömülmeye yüz tutmuş, geleneksel el sanatlarının yaşatılması görevimizken, kendi kültürümüzü bir kenara itip başka kültürlerin peşine takılıyoruz…
Bu tarih boyunca hep böyle olmuş, - Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yılları hariç- şimdi de olmaya devam ediyor…
Dilimiz, müziğimiz, oyunlarımız, giyim kuşamımız, geleneklerimiz vs…
Oysa o çok hayranı olduğumuz Batılı pekçok devlet, kendi geleneklerine sıkı sıkıya bağlıdır ve yaşatılması için de çabalamaktadır…
Biz de başta dilimiz olmak üzere kültürümüze sahip çıkmalıyız. Dilimizin yabancılaşmasına izin vermemeliyiz…
Ve kültürümüzün gelecek kuşaklara aktarılmasının yanında ev ekonomisine katkı sağlayacak el sanatlarımızı da yaşatmalıyız…
Örneğin çorap, heybe, kilim, halı, aba, yöresel kumaş dokumacılığı…
Örneğin köy düğünlerinde giyilen üç eteklerin yapımı…
Örneğin tahta kaşık yapımı, bakır işlemeciliği vs…
Bunun için başta merkezi hükümet olmak üzere, yerel yönetimlere, esnaf temsilcilerine, iş dünyasına, STK’lara büyük görev düşüyor…
Dün Korkuteli’nin kapanacak olan beldelerinden Büyükköy’deydim…
Antalya İl Genel Meclisi’nde gündeme taşıdığımız dokumacılık sanatının yaşatılmasına dair yürütülen çalışmaları izlemek için Büyükköy’deki dokumacı kadınlarımızı ziyaret ettik…
Hepsinin gözleri pırıl pırıldı. Genç, yaşlı el ele vermiş üretmek ve ürettiklerinin pazarlamasını yaparak ailelerine katkı yapmak ve el sanatlarını yaşatmak için büyük istekleri vardı…
Büyükköy Belediye Başkanımız Mustafa Dinçay’ın da çabaları büyük. Kaymakamdan ilçe eğitim müdürüne kadar her kapıyı çalmış, projeler sunmuş…
İşin öncülüğünü yapan Zeynep, Yaşar Bacı ve diğerleri hepsi her kapıyı zorluyor…
Tek istekleri İşkur’un öncülüğünde kursiyerlere günlük 3-5 kuruş harçlık verilerek, meslek edinmelerini sağlamak, geleneksel sanatları yaşatırken, kadın girişimciliğini desteklemek…
Buradan tüm yetkililere sesleniyorum. Bu çok zor ya da büyük kaynak gerektiren bir iş değil. Kadınların ekonomik hayata girmesini sağlamak, kültürümüzü yaşatmak için herkes bir şeyler yapabilir…
Tabii sadece meslek edindirmek de önemli değil…
Onları satacak pazarlar sağlamak da gerekiyor…
Bunun için herkes elini taşın altına sokmalı…
Hepimiz…
Çünkü tehlike büyük. Artık köylerde bile geleneksel el sanatlarının üretimi bitmek üzere…
Büyükköy’de bundan sonra belki de göllü kilim, halı, aba dokuyacak kimse kalmayacak…
Bunu istemeyiz, sanırım…
O yüzden bu çabayı desteklemek için beklemeyelim…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.