ALDIRMA GÖNÜL ALDIRMA!..

 Sabahattin ALİ
Her ne kadar "Yaşamak ne güzel şey/ Anlayarak, bir usta, kitap gibi/ Bir sevda şarkısı gibi/ Bir çocuk gibi şaşarak yaşamak.. /Yaşamak birer birer ve hep beraber/ İpekli bir kumaş dokur gibi/ Hep bir ağızdan sevinçli sevinçli bir destan okur gibi" desen de Nazım Baba; yaşamak hiç de öyle ne kolay, ne de öyle "güzel". Ama yine de her şeye rağmen yaşamak güzel!..

--Sabahattin Ali, deyince, O yıllar Osmanlı toprağı olan Bulgaristan-Eğridere'de 25 Şubat 1907'de eğitimli ve kültürlü bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen, şanslı-şanssız bir yaşam sürmüş, Atilla İlhan'ın dediği "ne kadınlar sevdim zaten yoktular/..gerçek değildiler birer umuttular/ eski bir şarkı belki bir şiir/ ne kadınlar sevdim zaten yoktular," gibisinden aşklar yaşamış, yanlış anlaşılmış, sürgünler yemiş, gammazlanmış, solcu-komünist olmuş, sanılmış, ve en sonunda da, yeter artık dayanamıyorum diye yurt dışına kaçarken, "sebebi muhtelif" kaçakçısı tarafından bir cinayete (2 Nisan 1948 '41 yaşında'); Kırklareli sınırında kurban gitmiştir.

--Günümüz bazı "entellerinin" bile şarkıcı Madonna'ya yazılmış olduğunu sandıkları en ünlü romanı olan KÜRK MANTOLU MADONNA'yı da, II. Dünya Savaşı öncesinde çıkarılan seferberlik sebebiyle tekrar askere alındığında; görev yeri İstanbul’da askerdeyken yazmıştı.

--Gammazcılık, eyyamcılık neden ise toplumların sosyal kültürel durumlarına bağlı olmaksızın genetik bir rahatsızlık sanıyorum. Entellektüelliği, solculuğu hep sorun olmuştu yakın çevrelerinde. Bu yüzden de, sık sık şikayetler edilirmiş.

--Atatürk'e 1934'de yazdığı "Benim aşkım" dediği şiiri ise:

"Bir kalemin ucundan hislerimiz akınca/ Bir ince yol onları sıkıyor, daraltıyor;/ Beni anlayamazsan gözlerime bakınca/ Göğsümü parçala bak kalbim nasıl atıyor.

--Daha pek doymamışken yaşamanın tadına/ Gönül bağlanmaz oldu ne kıza, ne kadına…/Gönlüm yüz sürmek ister yalnız senin katına./ Senden başka her şeyi bir mangıra satıyor.

--..........

--Hem bunları ne çıkar anlatsam bir dizeye?/ Hisler kambur oluyor dökülünce yazıya./ Kısacası gönlümü verdim Ulu Gazi’ye./ Göğsümde şimdi yalnız onun aşkı yatıyor." dizeleri ile bitiyordu.

--41 yıla sığan o kadar çok şey var ki. İşler, güçler, aşklar, eğitim, yazın, sürgünler ve mahpushane.

--Mahpushane deyince SİNOP'u anmadan geçemeyiz. En güzel şiirlerini buradan yazmıştır. Anlatılan/yaşanılan bir öyküye, Rize'de Sandıkçı Şükrü diye birisi vardır.

--Hoş ondan önce popüler kültüre de iki kelam etmek gerekir. Robin Hood'u bilmeyenimiz yoktur. İngiliz halk hikâyelerinde 10. yy.’da yaşadığı sanılan ve zenginden alıp, fakirlere dağıtan kahramanı biliriz de;

--O yılların Rize'sinde, zenginden alıp yoksullara dağıtan Sabahattin ALİ'nin Sandıkçı Şükrü'sünü bilmeyiz. Her ne kadar "Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz" diye şarkısını söylesek bile.

--"Yıl 1341 nefsime uydum/ Sebep oldu şeytan bir cana kıydım/ Katil defterine adını koydum/ Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz" dese de, yine de kıyamaz Anasının hasretliğine: "Sen üzülme anam benim dertlerim çoktur/Çektiğim çilenin hesabı yoktur/ Yiğitlik yolunda üstüme yoktur/ Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz" diyerek firar eder.

--"Sinop kalesinden uçtum denize/ Tam üç gün üç gece göründü Rize/ Karşı ki dağlardan gel oldu bize/ Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz" diyerek belki de kendini anlatıyordu.

--Yufka yürekliydi. Hep yüreğinde birisinin sevgisi vardı. "Döndüm daldan düşen kuru yaprağa / Seher yeli dağıt beni kır beni / Götür tozlarımı burdan uzağa / Yarin çıplak ayağına sür beni

-.....

--Ayın şavkı vurur sazım üstüne /Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne / Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne /Ay bir yandan sen bir yandan sar beni" derken, derini anlatamanın da sıkıntısı çekmektedir. " Yedi yıldır uğramadım yurduma / Dert ortağı aramadım derdime / GELECEKSEN BİR GÜN DÜŞÜP ARDIMA/ KULA DEĞİL YÜREĞİNE SOR BENİ" diye feryat edecektir.

--Onurun ile yaşamaya çalışacaksın, bir şey olacaksın ve seni çekemeyen gammazcıların da olacak. Yapacak bir şey yok. Mekanın mahpushaneler olacak. Ve kendine bir tesellin de.

--"Başın öne eğilmesin / Aldırma gönül aldırma

Ağladığın duyulmasın / Aldırma gönül, aldırma

---...

--Görmesen bile denizi / Yukarıya çevir gözü

Deniz dibidir gökyüzü / Aldırma gönül, aldırma

Dertlerin kalkınca şaha / Bir sitem yolla Allah'a

Görecek günler var daha / Aldırma gönül, aldırma"n olacaktır.

 

--Sabahattin Ali, önemimin ünlü yazarları Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz gbi yazarlar ile de iyi ilişkileri olacaktı.

--Sabahattin ALİ'ye iki kelam ederken, genç yaşında şanssız bir ölüme kurban giden popüler kültürün Arabesk şarkıcısı Bergen'in "Çektip gitti sevilenler/ Gariplerdi ezilenler

Dünya sizin sevmeyenler/ Acıların kadınıyım" diye feryadını duysak da,;

--Ben yine de O büyük üstadın, yaşadığı her şeyin bir anlamının olduğu düşüncesinde olduğunu düşünürüm.

--Her ne kadar bugün ölüm yıldönümün olsa da İYİ Kİ YAŞAMIŞSSIN BE Sabahattin ALİ!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Uysal Arşivi

Ninemden guguk kuşu öyküsü

09 Ağustos 2025 Cumartesi 10:04

SÖZÜN DE BİTTİĞİ YER OLUR MU?

02 Ağustos 2025 Cumartesi 11:24

PLANLAMA- PLAN LAMA- PLAN- LA- MA

01 Ağustos 2025 Cuma 11:51

GÜRKUT ACAR'I TANIMAK

14 Temmuz 2025 Pazartesi 21:04

SORUN, SORUN OLUR MU YARATILIR MI?

02 Temmuz 2025 Çarşamba 10:48

HER ÖLÜM ÖLÜM MÜDÜR?

02 Temmuz 2025 Çarşamba 10:11

DOLANI DOLANI GELİYOR DA UYUYORUZ

01 Temmuz 2025 Salı 17:59