
İbrahim Akkaya
AKP’nin beton aşkı
AKP’nin beton aşkı ve estetik anlayışı ‘Türkiye’nin en büyük kentsel dönüşüm projesi’ olarak lanse edilen
ve Kepezaltı-Santral mahallerinde
uygulanmasına başlanan projede bir kez daha kendini gösterdi.
AKP’ye yakınlığı ile bilinen ve bir çırpıda 14 bin lüks
konutu kapan, ardından da cancanlı reklamlarla 5 yıl sonra tamamlanması
planlanan konutları şimiden satışa çıkaran, bazıları da satan Sur Yapı’nın 1 milyon 300 bin metrekare
büyüklüğündeki hazine arazisine AKP’nin
beton aşkı ve inşaatlara yönelik estetik anlayışına uygun hareket edeceğini söylemeye gerek yok..
‘Kentsel dönüşüm mü,
rantsal dönüşüm mü ?” başlıklı yazıma gelen tepkiler, Antalya’nın girişinde
bulunan ormanlık proje sahasının beton aşkına kurban edildiğini gözler önüne
seriyor..
Kepezaltı-Santral
Kentsel Dönüşüm Projesi’nde gelişmelerin yüklenici Sur Yapı şirketi lehine
olması, orada 30 ve daha uzun süre yaşayan ve evlerinin tamamlanıp yuvalarına
dönme heyecanı yaşayan vatandaşların moralini bozuyor.
Bu proje için Büyükşehir Belediyesi ile Sur Yapı işbirilği
ile yapılan plan revizyonu ile ilgili henüz net ve doyurucu bir açıklama
yapılmış, kamuoyuna bilgi verilmiş değil..
Kepezaltı-Santral
Kentsel Dönüşüm Projesi’nin takipçisi olacağımızı, hem hak sahibi
vatandaşların aldatılmasına hem de yeşil dokunun bozularak betona
dönüştürülmesine seyirci kalmayacağımızı bir kez daha vurgulamak da yarar var..
AKP’nin beton aşkına Antalya’dan bir kaç örnek vermek
gerekir..
Cumhuriyet Meydanı en
belirgin örneklerden birisi..
Öylesine sevimsiz, öylesine itici bir hale geldi ki eskisi
kadar kimseye cazip gelmiyor..
Meydan projesinin içinde değerlendirilen Tophane Çay Bahçesi de öyle..
AKP’nin beton ve
estetik anlayışı hem gözleri rahatsız ediyor, hem de hatıralarımızı yok
ediyor..
Antalya’nın en önemli tarif alanlarından Karaalioğlu Parkı, son düzenlemeler ise
park olmaktan çıktı, sevimsiz bir görüntü verdi..
Kaleiçi için de aynı
şeyleri söylemek mümkün..
Bir de Çallı Kavşağı ve üst geçit var ki bu kadar zevksiz,
bu kadar estetikten yoksun bir yapı olamaz..
Sizi bilmem ama ben Antalya için çok daha kaygı verici bir
sürece girdiğimizi düşünüyorum.
Önümüz seçim, AKP
hükümeti ve AKP belediyeler, ‘yatırım-hizmet’ masalları ile Antalya’nın
kaynaklarını, özellikle de hasine arazilerini, kamu alanlarını betona çevirme
yarışına girecekler..
Neden mi ?
Hükümet bunun kılıfını hazırladı da ondan..
Bir süre önce 3194
sayılı ‘İmar Kanunu’na ‘imar barışı’ adı altında düzenleme
getiren geçiçi bir madde eklendi..
AKP hükümetine göre
‘İmar barışı’ olan düzenleme aslında 1980 askeri darbe döneminde getirilen imar
affını içeriyor..
Böylece kaçak,
tamamen kaçak, ruhsatsız, ruhsatlı veya eklerine aykırı yapıların kayıt altına
alınması öngörülüyor.
Yani hazine arazisini kapanş, işgal eden ödüllendiriliyor,
yenileri için de teşvik ediliyor.
Bunun için de gerekçe afet riski gösteriliyor. Bunların
kayıt altına alınmasıyla birlikte yasallaştırılması gündeme getiriliyor.
Adı imar yolsuzluklarına karıştığı için isitifa etmek
zorunda bırakılan Çevre ve Şehircilik
eski Bakanı Erdoğan Bayraktar, yandaşlara“İstanbul bitti, Antalya’ya yönelin, Antalya yükselen yeni yıldız” demişti..
Sözde imar affı sanki Antalya için çıkarıldı gibi..
Düzenleme kaçak, kural dışı yapılaşmayı teşvik ediyor..
Öncelikle de kamu arazileri yandaşlarla işgal edilecek..
İmar affı ile birlikte kamu kuruluşlarının, yerel
yönetimlerin, bakanlıkların, kamu
kurumlarının yapılaşmanın yasak olduğu yerlerde bina yapmalarının önü
açılacak..
İmar affı ,Antalya
gibi hazine araziyleri ile tarım topraklarının yoğun olduğu bölgelere ‘hücum ‘
anlamını taşıyor..
Yani Antalya’yı bol betonlu, çirkin, estetikten nasibini
almamış yapılar, kaçaklar, işgaller ve çok yönlü yasa dışılık bekliyor..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.