Kim ne derse desin 5-6 Eylül’de yapılacak ‘Baskın Kurultay’da sandıktan hangi sonuç çıkarsa çıksın CHP’de hesaplaşma olacak..

CHP, 30 Mart yerel seçimlerinde AKP seçmeninden oy almak düşüncesiyle sandığa sağ tandanslı adaylarla gitti, Büyükşehir Belediyesi ile birlikte Gazipaşa ve Kaş’ı AKP’ye kaptırdı, Manavgat ile en az seçmenin bulunduğu İbradı’da ise seçimi sosyal demokrat bir adayla kazandı.

Cumhurbaşkanlığı seçimi için de aynı yanlışı sürdüren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sağ seçmenin oylarını almak ümidiyle ‘Radikal İslamcı’ Ekmeleddin İhsanoğlu’nu partisinin yetkili kurallarına bile danışmadan aday göstererek, Erdoğan’ın zorlanmadan seçilmesine yardımcı oldu.

CHP’nin önemli isimlerinden Süheyl Batum,  ‘Çatı aday’ formülü ile AKP’den yüzde 10 oy almak düşüncesinin iflas ettiğini vurgulayarak, “Seçmeni kandırdık” sözleriyle yanlışlığın altını kalın çizgilerle çizdi..

Antalya için de durum farksızdı aslında.

CHP, 30 Mart yerel seçimlerinde Muratpaşa’dan sonra Antalya’nın ikinci oy deposu olan Kepez’de AKP’nin kurucusu eski Belediye Başkanı Erdal Öner’i aday gösterdi, Öner, bırakın AKP ve sağ seçmenin oylarını almayı, CHP seçmenlerinin bile güvenini kazanamadı.

Daha önce de yazdığımız gibi Antalya’nın kaybedilmesinde en önemli neden Mustafa Akaydın’ın yeniden aday gösterilmesiydi.

CHP, Mustafa Akaydın’la birlikte Öner’i aday gösterince AKP’liler adeta bayram etti.

Akaydın’ın yeniden aday gösterilmesi parti tabanında mutsuzluk ve umutsuzluk yarattığı gibi eylemleri ve söylemleri ile gündemde kalmaya çalışan, ‘Medyatik’ olmak adına her yöntemi deneyen Akaydın’ın Süleymancılardan, Fethullah Cemaati’ne, oradan ‘Bozkurt’ işareti yaparak milliyetçi oyları alma arzusu fiyaskoyla sonuçlandı.

Akaydın, Gezi ve Berkin Elvan direnişlerinde belediye itfaiyesi ile TOMA’lara bu takviyesi yapmakla gündeme gelirken, meclis toplantılarında Berkin Elvan’ın fotoğrafını yakasına iliştirerek, ‘medyatik’ olma düşüncesinden vazgeçmediğini, ancak bunun bir işe yaramadığını da sandıkta uğradığı hezimetle anladı ama geç anladı.

Akaydın ise hava hoş, burada asıl çilesi çeken, Büyükşehir’i yeniden kazanma arzusu ile geceli gündüzlü çalışan CHP’lilerin emeklerine çok yazık oldu.

Akaydın’ın yeniden aday olmak için her yöntemi deneyeceği söyleniyordu, öyle de oldu.

Akaydın’ın Pensilvanya’dan icazet aldığı söylemleri yaygın basında bile manşetlere çıktı, bu iddiaları yalanlama yolunma gitmedi, “Torun sevmek’ bahanesiyle yaptığı ABD gezisinde Fetullah Gülen’in ekibiyle bir araya geldiği söylentileri ayyuka çıktı, ama kendisinden yalanlama gelmedi..

Yalanlama gelmediği gibi ‘Gerekirse görüşürüm, ne sakıncası var ?” gibi sözlerle savunmaya geçti..

90 YILLIK ÇINAR YENİ CHP

Olağanüstü kurultayı halka ve partilisine kapatan CHP’nin sağa kayışı, ‘Yeni CHP’ sloganı ile birlikte başladı..

Yeni CHP’nin yönetimi CHP’nin 6 oklu logosunu gizleyerek, “ 90 yıllık çınar, yeni CHP” logosu ile partiyi yeni bir maceraya sürüklemeye başladı, bugün gelinen noktada ‘Yeni CHP’ düşüncesinin Mustafa Kemal Atatürk’ün partisinin kan kaybetmesini hızlandırdığı gerçeğini gözlüyoruz.

Oysa CHP sosyal demokrat bir partiydi..

İşçinin, emekçinin, köylünün, dar gelirlinin varoşların partisiydi.

CHP, sosyal demokrat anlayışla yönetildiği dönemde, rahmetli Bülent Ecevit ile yüzde 43 oy almış ve iktidara gelmiş bir partiydi..

Yeni CHP yönetimi partiyi ilkelerinden uzaklaştırıp, AKP’nin yolundan giderek sağ seçmeni şirin görünmek adına haktan ve kitlelerden koparken, Kılıçdaroğlu yönetimi, sıkça yapılan  ‘CHP sola çek’ uyarılarına ise kulak asmadığı gibi, ‘Partiye demokrasi getirmek’ söylemi ile tek adam yönetimine geçişin sinyallerini verdi.

Yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki başarısızlık üzerine Kılıçdaroğlu’nun baskın kurultay kararı alması da koltuğu bırakmama çabasının en somut örneği..

Sözün özü CHP iyi sinyaller vermiyor, halka umut olmaktan çök öte, iktidara gelmek gibi bir hedefi yok, bunun için planı, programı, en önemlisi de heyecanı yok..

Dileriz baskın kurultay gerçek anlamda değişimin habercisi olur.