Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan 26 Ağustos 1922, milli mücadelemizin kaderini belirleyen gün olarak hafızalarımıza kazındı. Büyük Taarruz’un başladığı bu gün, esaret zincirlerini kırmak ve bağımsızlığı ilan etmek için verilen eşsiz bir mücadelenin simgesidir. Saatler 03.00'ü gösterdiğinde, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, ordumuzun başında Kocatepe'ye doğru ilerliyordu. Bu ilerleyiş, sadece bir askeri hareket değil, Türk milletinin yeniden dirilişinin ve kararlılığının sembolüydü.

Kocatepe'den atılan ilk top mermisi, saat 05.00'te tüm cephelerde yankılandı. Bu ses, sadece düşmanı değil, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük sevdasını da simgeliyordu. Büyük Taarruz, sadece askeri bir harekat değil, aynı zamanda milletimizin azim ve kararlılığının zaferi olarak tarihe geçti. Atatürk'ün üstün liderliği ve ordumuzun cesareti sayesinde, bu taarruz Anadolu'yu yeniden Türk yurdu haline getirdi.

Bu büyük günün anlamını anlamak, sadece geçmişi hatırlamak değil, aynı zamanda geleceğe ışık tutmaktır. 26 Ağustos, milletimizin zor zamanlarda bile neler başarabileceğinin en güzel örneğidir. Bu zafer, Türk milletinin bağımsızlık aşkının ve özgürlük sevdasının bir nişanesi olarak sonsuza dek hatırlanacak.

Büyük Taarruz’un 102. yılını anarken, bu büyük zaferi kazanan kahramanlarımızı saygı ve minnetle anıyoruz. Bağımsızlık uğruna canını feda eden şehitlerimizin hatırası önünde saygıyla eğilirken, onların bize bıraktığı bu kutsal emaneti sonsuza dek koruyacağımızın sözünü bir kez daha yineliyoruz.

26 Ağustos 1922'nin bize öğrettiği en büyük ders, bir milletin bağımsızlık ve özgürlüğü için verdiği mücadelenin hiçbir zaman sonuçsuz kalmayacağıdır. Bu zafer, geleceğimize ışık tutan bir meşaledir ve sonsuza dek öyle kalacaktır.