Evet, bu acıları çekmek zorundayız, çünkü
Orta doğudayız!...Orta Doğuluyuz. Yanıt bu kadar basit. Siz de, istediğiniz
kadar karışık, karma karışık hale getirebilirsiniz. Dünya tarihine bakınca,
Dünya'da ki sosyal ve siyasal olaylar ve değişimler; ekonomik olayların
gelişimi ve hızı ile doğru orantılı olur gelişir ve değişir. Dünyanın
tarihinden söz ederken, 4-5 milyar, İnsanlığın tarihinden söz ederken 7-8
milyon yıldan söz edebiliriz. Değişim ve dönüşümü gerçekleştiren bir insan
toplumdan ise 10 binli, 100 binli yıllardan söz edebiliriz. Bu süreler, insanın
evrimine uygun olarak bilgi ve tecrübe birikimleri ile doğru orantılıdır. İnsanoğlu,
ne zaman alet yapar, toprağı eker, avlanır oldu, insanlık tarihinde ki değişim
ve dönüşümler de binli yıllar ile ifade edilir oldu. İnsanlık tarihi sürekli
bir değişim ve dönümüm içinde olmakla birlikte, en önemli değişim ve dönüşüm sanayi
devrimi ile olmuştur. Önceleri değişim ve dönüşümler, binli yıllar ile ifade
ederken, Sanayi Devrimi ile birlikte, her şey hızlanmış ve değişimler yüzlü
yıllara/yüzyıl/asırlara sığar olmuştur. İlk tekerleğin icadı Milattan Önce 3-4
bininci yıllara rastlasa da, bildiğimiz anlamda ilk tekerlek 1800'lü yılların
ortasına doğru icat edilmiştir.
Orta Doğu’nun kaderi, bu tekerleğin icadı
ile değişmiştir; Ama Orta Doğu’nun ve Orta Doğulu’nun bundan haberi bile yoktur.
Çünkü sanayi devrimi ile başlayan bu
gelişmeler, petrol ile işleyen makinelerin icadı ile devam etmiş. Gelişmeler,
kocaman araç yakıt depolarından; uzaya giden araçların küçücük kapsüllerine
kadar değişmiş ve dönüşmüAştür. 1900'lü yılların başlangıcı, Dünya tarihi
açısından olduğu kadar, Orta Doğu tarihi açısından da hızlı değişim ve
dönüşümlerin yaşandığı yıllar olmuştur; hala da sürmektedir. Orta Doğuda
görevli, Fransız diplomat François Georges -PİCOT ile İngiliz diplomat Mark
SYKES, ülkelerinin olduğu kadar Osmanlı İmparatorluğunun ve Dünyanın da
tarihini kökünden değiştirmişlerdir. Bu günkü Orta Doğu haritası kağıt
üzerinde, diplomatlar Sykes ve Picot tarafından çizilmiş ve Anadolu'nun
güneyinde Dicle Nehrinin kenarında ki Küt'ül Ammare kasabasının İngiliz ve
müttefiklerince işgali, Osmanlı Ordusunca kırılıp İngilizler ve müttefikleri
yenilince uygulamaya konulmuştur. 29 Nisan 1916 Kut'ül Ammare yenilgisinden
sonra SYKES-PİCOT ANLAŞMASI ile İngilizler ve Fransızlar, müttefikleri ile
birlikte Osmanlı İmparatorluğunun parçalanmasına karar vermişlerdir. Lozan'da
bile güney sınırları cetvelle çizmiştir. Herkesin ya anlamadığı ya da anlamak
istemediği sorunda budur. 1'inci Dünya
savaşında pay edilen Orta Doğudan İngilizler Ve Fransızlar paylarını
almışlardır. Bu günün orta doğusuna bakılınca, Amerikalılar, Almanlar Ve Ruslar
vardır. Elbette ki uluslararası müttefikleri ve yerli işbirlikçileri ile birlikte.
Milattan Sonra Binli yılların başlarında, Türklerin Anadolu ve Mezopotamya
yaptıkları göçler ile bu bölgenin kaderi değişmiştir. 1071 yılında Büyük
Selçuklu Hükümdarı Alparslan, Bizans İmparatoru Roman Diyojen'i Malazgirt'de
yenince de artık Anadolu ve Mezopotamya'da Selçuklu Devleti, Beylikler dönemi,
Osmanlı Devleti/İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti bölgenin kaderini
etkileyen ve yazan devletler olmuştur.
--Şimdi genel durum bu iken; orta doğu ve
dünya kamuoyu neyi konuşmaktadır:
---IRAK'IN İŞGALİ, --SURİYE'NİN
PARÇALANMASI, --ARAP BAHARI, --PETROL, ---İŞİD/DEAŞ, --PYD,PKK, --SÜNNİ
BÖLGESİ, Şİİ BÖLGESİ, KÜRT KANTONU
--Peki bunları kimler konuşmakta:
---ABD, --ALMANYA, --FRANSA, --RUSYA,
--ÇİN, --JAPONYA
--Peki dünyaya hakim olmuş küresel
sermayenin sınırları nereden başlıyor, nerede bitiyor?
--Bunu soran var mı? Peki burada insan
nerede? İnsan hakları, emek, özgürlük nerede?
--Acaba, 21. YY'da "özgürlük
savaşları", küresel sermayenin yeni pazar ve sınırları için mi yapılıyor?
Çünkü herkes özgürlükten, bağımsızlıktan
söz ediyor da, ÖZGÜR VE BAĞIMSIZ olanların kim ne kadar özgür ve bağımsız
olduğunu tartışmıyor? Neden hiç sömürüden söz edilmiyor? Bölgeye uzak
diyarlardan gelen SİLAH VE MÜHİMMATIN KAYNAĞI VE NEDEN GELDİĞİ SORULMUYOR?
BİRİLERİ HEPİMİZİ İŞLETİYOR MU NE? TÜRK
OLARAK!.. KÜRT OLARAK!... ALEVİ OLARAK!... SÜNNİ OLARAK!... Hiç sömürü ve
eşitsizlikten söz etmeyerek!..