SOL HABER portalında Değerli Dostum, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER'in Devlet Denetleme Kurulu Üyesi Sayın Kadir Sev'in paylaştığı bir haberi gördüm.

--Hani Cuma günleri öğleye doğru, cenazelerden önce, bayram ve önemli toplanma önceleri (15 Temmuz 2016) SELA'lar okunur ve de herkes derdine göre anlar ya; bir evde ölüm acısı varken, diğer bir evde haklı olarak aynı anlamı yoktur.

--Bu haber de aynı. Değerli Üstadım Kadir Sev, olaya haklı olarak yasal ve haber olarak bakmış. Haklıda. Şimdi yazacaklarım onu da şaşırtacak ve üzecektir.

--Üzülmesi gereken o kadar kişi, bağırması, isyan etmesi gereken o kadar kişi var iken, yediği önünde, yemediği ardında üzülen, dertlenen o olmuş, ne enteresan dünya. İşte Solcu olmak böyle birşey. Dert kendinin olmasa ve dert sahibinin bu dertten haberi olmasa bile dertlenmek, Üstat, ne garip değil mi?

--Bu habere ilişkin giriş/girizgah idi. Şimdi asıl derde geleyim.

--Şeker. Bu gün için dert olsa da, Osmanlı İmparatorluğu (1840-1899) döneminde başlıyor fabrika kurma fikri ama, O döneminde yeterli teşvik olmadığından hiçbir fabrika kurulamıyor.

--Atatürk’ün Cumhuriyeti ilan ile bu konuda da ilk ciddi girişim, Avrupa görmüş, oradan getirdiği pancar tohumları ile ürün elde etmiş, Uşak’lı Çiftçi Molla Ömeroğlu Nuri (Şeker) tarfınfan yapılmış ve 19 Nisan 1923'de Türkiye’de ilk şeker fabrikası olan ‘ Uşak Terakki Ziraat T.A.Ş kuruluyor ve 17 Aralık 1926'da da, arazilerini bağışladığı toprak üstünde işletmeye açılıyor.

--İyi de sizin derdiniz ne bu 81 milyonun insanın içinde Kadir Üstadım ve benzer duyarlı bir avuç insanın dışında diyebilirsiniz.

--Hani sizler yaz tatillerinde Antalya'dan Ege'ye, Batı Akdenizeestirer estire geçtiğiniz yayla yolu varya, O yolun Söğüt yol ayrına gelmeden önceki yolun kenarında ki ovalarda pancar ekilir, sulanır, kazılır, kesilir ve tek tek yüklenerek toplama yerlerine teslim edilir, oradan da, BURDUR ŞEKER FABRİKASINA gider, size ülkenin en güzel şekeri olarak gelir ya.

--Bu şeker fabrikaları gerisinde bir de, Pancar Üreticileri vardır. Kooperatif olarak örgütlenen, üreten ve pazarlayan. PANCAR EKİCİLERİ KOOPERATİFİ diye. Üst birliği de, PANKO Birlik vardır, "Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği" diye.

--Yönetimi, üreticilerin tek tek oyları seçilir ve genel yönetimi belirlerler. İşte ben bu "DEMOKRATİK YAPILARI" görünce, alçakça katledilen Ahmet Taner Kışlalı'nın "Ben Demokrat Değilim" deyip, bir yapıtına da isim verdiği;

--Nazım Hikmet'inde, "Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor, hâlâ" deyip isyan ettikleri gibi, ben de,

--binlerce yoksul çiftçin binbir emekleri ile bedellerini ödeye ödeye kurdukları, işletme olması, fabrika açılması için her türlü fedakarlığı yaptıkları unutulmuş ve bu günler, bu fabrikalar tek tek kapatılıp, Rusya'dan şeker alacak, arsaları da yandaşlara peşkeş çekilerek, "saraylar" yapılacak hale gelinmiştir.

--Şubat/Mart ayından bu yana ekim, çapa, ot ayıklama, sulama, gübreleme, sökme ve fabrikaya teslim etme işleri yıl sonuna kadar sürer. Yetmezmiş gibi, sattıkları pancarların paralarını da taksit taksit "çerez aparası" gibi alırlar ama yine de "ar olsun" diye seslerini çıkarmazlar.

--İktidarlar da, yandaşlarına fabrikaları satar(!?), kapanan fabrika arazilerine de REZİDANSLAR yapılır,

--Köylülerin, üreticilerin seçtikleri de keyif çatar iken, Değerli Üstadım Kadir'i ve diğer duyarlı insanları ayrı tutarak,

--Ben de salak salak niye, ne diye isyan ediyor, yanıyor isem. Neyime ise.

--Yusuf Hayaloğlu'nun Almanya'da 13.02.2001'de yazdığı, eniştesi Ahmet Kaya'nın söylediği gibi:

--"Siz benim neler çektiğimi

Nerden bileceksiniz.?" ki!..