“Sana yaptığım asfaltı, parkı anlatsam dinlemeyeceğini biliyorum. Onun için kültür ve sanat çalışmalarımızı anlatıyorum” dediğinde önümdeki kahveyi unutmuş, masada duran plak ve üstündeki Zeki Müren 33’lüğünde kilitlenmiştim. Bu arada “taş” olmasa da plakların yeniden revaçta olduğunu, bir çok sanatçının albümlerini “CD” ile birlikte “plak” kaydı yaptığından haberiniz var değil mi? Konuya dönelim. Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü’den söz ediyorum. Geçtiğimiz hafta “bi kahve içelim” dedik, iki toplantı arasına kocaaaaaa bir “kültür yoğunlaşması” sığdırdık. Şimdi burada sadece satır başlarını vereceğim. Zaten detaylandırmadık. Bir ara boşlukta Dokuma Park’ta oturup teferruatları konuşacağız. “Eeee daha daha nasılsın?” gibi, tekrar soruları, “havalar da çok sıcak” gibi nemli tespitleri sevmem. Günümüzde herkesin zamanı önemli. “Orhun Yazıtlarının tıpkısını yaptırıyorum” dedi. Zaten orjinallerinin müzede korunduğunu, şu anda ilk dikildiği yerindekilerin imitasyon olduğu bilgisini de araya sıkıştırdı. Tam şoku atlatmaya çalışıyordum ki bu kez dip sarsıntısı yaşadım. Meğer “yazıt” artçıymış. “Fuzuli’nin İslam peygamberi için yazdığı ve Su Kasidesi de yine taşlara kazınacak ve Orhun Kitabeleri ile aynı bölgeye dikilecek.” “Hımmm. Şu Güneydoğu seferleri de boşa gitmemiş. Oradaki taş işçiliği Kepez’e kültür ve sanat hizmeti verecek yani” dedim. Yandan yandan tebessüm etti. Bu arada kasideden bi bukle verelim: “… Yâ Habîballah yâ Hayre'l beşer müştakunam Eyle kim leb-teşneler yanup diler hemvâra su (Ey Allah'ın sevgilisi! Ey insanların en hayırlısı! Susamışların (susuzluktan dudağı kurumuşların) yanıp dâimâ su diledikleri gibi (ben de) seni özlüyorum.)…” “kahve içecektik, damak lezzeti olacaktı, oysa ruhumu besliyorsun. Doydum. Tüylerim diken diken oldu” dedim. Hay demez olaydım. Bu memleketin ilk uçağını biliyorsun Vecihi Bey yapmıştı. Bu uçaktan geriye sadece 3 fotoğraf var. O fotoğraflardan yola çıkıp tıpkısını yaptırıyoruz. Dokuma Park’taki yerini alacağı gün yakındır” dedi. Bu arada ben içsel bir yolculuğa çıktım. Hani şu ünlü replik vardı ya: “Seviyoruuummm. Veriyor musun? Peki öyle olsun…” Evet evet Şener Şen’in uçakla sevgilisinin evine pike yaptığı Yeşilçam filmi. Orada Şen’in adı “Vecihi” olarak boşuna seçilmemiş. Anca uyandık.