En kritik nokta bu. İster bürokrasi ister siyaset ister ticarette tercihin ilkinden mi, ikincisinden mi yana olduğu günümüzü, geleceğimizi şekillendiriyor…

Şuan yaşadığımız siyasi ve ekonomik krizler, iniş çıkışlar da bu tercihten kaynaklanıyor…

Hem genel hem yerel ölçekte bakın…

“Memleketim kazansın” diyenler ve bu yönde adım atanlar, şu sıralar popüler olmasa da doğruyu yapıyor…

Belki uzunca bir süredir genel siyasette bu tercihi yapanlar iktidar değil ama bugünümüzü borçlu olduğumuz yönetimler de ‘Ülkem’ diyenler…

Bol sloganlı, şatafatlı, rantlı işler ve ilişkilerin genel ve yerel şekillenmede etkin olduğu günümüzde sanıyorum bu yapı da değişecek…

Değişmesi de gerekiyor…

Gelin Antalya’ya bakalım…

Betonlaşan, şantiyeye dönen, borçlanan bir kent…

Bütünşehire geçişle artan bütçe, hizmet ölçeği büyüyen kente yetmiyor…

Belki birinci tercihten yana olan yönetimler olsa iş daha kolay ama yok…

Öyle olunca da imardan çevreye türlü açmazlar…

Ulaşım Arapsaçı…

Sonuç şu ki vatandaşımız bu yönetimi değiştirecek…

Özde değil sözde halkçı, memleketim diyen yöneticiler isteniyor…

Şimdi bu isteğe göre aday tespiti en mühim olanı…

Nobran, narsist, ukala yönetici tipleri adaylık için lobiye başlamış…

Ya da vizyon ve yapı itibariyle Antalya Büyükşehir’e oturmayan isimler dolaşıyor…

İktidarında da muhalefetinde de türlü aday adayları ismi gezdiriyor…

‘Ben aday olmam. Aday gösterilirim’ diyen ama aday gösterilmek için can atan malum aday adayları da ortada…

Ankara’da ve yerelde türlü görevler almış ama hala ‘Ben’ diyenler…

Özellikle CHP açısından bu seçimde aday tespitleri çok mühim…

Yerel ve genel iktidarda ibrenin CHP’den yana döndüğü bir ortamda ‘ülkem’ diyen ve gerçekçi kamuoyu araştırmalarında çıkan, kucaklayıcı, kariyerli, donanımlı, halkçı isimlerle bu seçimler kazanılır…

Sadece lobilere değil sokağa da bakmak da fayda var…