Gerçekten
Servet Kocakaya'nın dizlerinde ki gibi "Acılar bizi tez büyüttü".
"Genç olmuşuz, ne fayda!.." Dertlendiğimiz bazı zamanlar insan dalıp
gidiyor işte böyle. İçimizde hiç bitmeyen dert ve acı ise, 12 EYLÜL. Önce
1980'den başladığını sanmıştık ama değil.
--"Sağ-Sol
Çatışması" ne güzel bahane ya.
--Amerika'da
Kızılderililer, Afrika'da Afrika yerlileri, Asya'da ve dünyanın dört bir
yanında ezilen, sömürülen halklar ne güzel söylemişler, ne güzel eylemişler.
--Bir
Kızılderili atasözü: "Bir suda/derede iki balık kavga ediyorsa oradan beş
dakika önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir!" diye.
--Ülkemizde
de, 1945'lerden sonra ne tür melanet olmuş ve olacak ise, maalesef altından
Amerikan Emperyalizmi ve yerli işbirlikçileri çıkar. Neden?
--Yanıtı
çok basit.
--Kapitalizm
için Dünya, "para para para" demek. Bu da sömürü ile mümkündür.
İnsanların emeklerini, ülkelerin doğal kaynaklarını sömüreceksin, bunun için
de, en önce, önünde ki engelleri temizleyeceksin.
--Emperyalizmin,
Türkiye'deki önündeki engel neydi, peki?
--Atatürk
Cumhuriyeti, Devleti, Sanayisi ve Kurumları. Gayet basit.
--Bunları
"ha deyince" ortadan kaldırabilir misin? Ne gezer.
--O
zaman çözüm basitti. Yine İngilizlerin Orta Doğu için söyledikleri bir söz,
tavsiye, öneri vardır.
--"İt'i,
İt'e kırdıracaksın!.."
--Ülkede
yapılan 12 mart 1971 Askeri Darbesinin gerekçeleri, tüm dünyada uyanışa geçen
68 Gençliğinin özgürlükçü ve anti-emperyalist tavrı Türkiye'de de taraftar
bulmuş ve 68 GENÇLİĞİ diye Devrimci, Anti-Emperyalist gençlik ve etkilediği
kesimler olmuştu.
--12
Mart'ta bu ateşin söndürülmesi gerekiyordu ve söndürüldü. Ya da öyle sanıldı.
1973 seçimleri gösterdi ki, durum hiç de öyle değil. Halk, Sendikalar, öğrenci
gençliği herkes ayakta ve sokakta.
--Buna
bir "dur demek" gerekti. Ki, bu da onlar için biraz sıkıntılı ama
sorun değildi. "Derenin taşıyla, derenin kuşunu vurmağa" kalmıştı iş.
Ve onlarda, bu ülkenin gençliğini ve sosyal kesimlerini çatışıyormuş gibi
göstermek, o konuma getirmek gerekti.
--Hoş,
bazı aklı evvelere bugün bile bakar iseniz, "neydi o, kardeşin kardeşi
öldürdüğü yıllar" derken, 11 Eylül 1980 günboyu yapılan hazırlıklar, 12
Eylül 1980'nin ilk saatlerinde de sürmüş ve gece yarısı 03.00'de darbe
bildirisi, halka Ankara Radyosundan duyuruluyordu.
--Aynı
anda, tabi Bizde şafak atmamışken, Amerika günün ortasına gelmiştir ve
yaşanılanlar yıllar sonra, İngiliz yayın kuruluşu BBC'nin, 2011 yılında Bilgi
Edinme Yasası kapsamında yapılan bir başvuru üzerine, gizliliği kaldırılan
"12 EYLÜL CUNTA DARBESİ"ne ilişkin ABD Dışişleri Bakanlığı belgelerini,
üç günlük bir yazı dizisi ile yayınlıyor.
--Bir
çok yerde de bu söz ve belgeler var ama, hala birileri "sağ-sol
kavgası" diye martaval okuduğu için ben onlara ingiliz belgeleri ile
sesleneyim. Mulum, onlar için "asılacaksan bile, ingiliz ipiyle asılmak
evladır".
--12
Eylül Askeri Darbesini, 1970’li yılların CIA’nin Türkiye Şefi olan Paul Henze,
ABD Başkanı Jimmy Carter’a “[Y]Our Boys have done it" (Seninkiler
yaptı/Bizim Çocuklar işi bitirdi) bizim çocuklar başardı” diye haber vermişti.
--Hemen
ardında da, darbeciler, "NATO ve bütün batı ittifaklarına
bağlılıklarını" bildirmişlerdir.
--Peki,
iyi de bu darbe Amerika, batı ve Emperyalizm için ne anlam taşıyordu ve
gerekliydi.
--Emperyalistler
açısından Uzun vadeli sorun Atatürk Cumhuriyeti ve Devletiydi. Olabildiğince
Laik ve anti-emperyalist bir cizgisi vardı devletin ve kurumlarının. Devletin
sanayisi ve ticari kurumları (Sümerbank, Etibank, PTT gibi) vardı. Bu ise,
Emperyalizmin özüne tersdi. Acilen "halledilmesi", ortadan
kaldırılması gerekiyordu.
--Demirel
Başbakanlığında ki Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti(43) tarafından 24 Ocak 1980
tarihinde ekonomik ve siyasi yapısal dönüşümleri içeren bir EKONOMİK İSTİKRAR
programı, Başbakanlık Müsteşarlığına getirilen Turgut Özal tarafından kısa
sürede hazırlanmış ve 24 Ocak 1980'de kamuoyuna açıklanmıştı.
--Devletin
elinde ne var ise satışını sağlayan, sosyal devleti ortadan kaldıracak
uygulamalara izin veren bu sürecin olağan şartlarda yürütülmesi mümkün değildi.
--Sendikalar,
halk kesimleri ve siyasiler bu konularda duyarlı ve örgütlüydü. O yüzden bu
direncin kırılması, yok edilmesi gerekliydi.
--Uluslararası
boyutta ise, "Albaylar Cuntası" darbesi ile Yunanistan NATO'dan
çıkmış, ama artık batının Yunanistana NATO'da ihtiyaci vardı, biran önce
dönmesi gerekti. Ve "tak" paşama emredilecek, o da, "pat"
diye Yunanistan'ı NATO'ya alacaktı. Ne karşılığı?
--Sorabilen
varsa o dorsun bana ne? Siz, bugün NATO'nun Ege ve Akdenizde kimin için ter
döktüğüne bir bakın da, bu sürece ülke çıkarını "babasının malıymış
gibi" satanlara iyi bakın.
--1979
İran İslam Devrimi ve aynı yıl Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal etmesi,
Türkiye'nin zapturapt altına alınmasını gerektiriyordu.
--Lafı
daha fazla uzatıp 12 Eylül'den söz etmek istemiyorum. Bugün yaşananlardan mutlu
ve mes'ut iseniz 12 Eylül iyidir.
--Yok
mutsuz iseniz de, bu yaşadıklarınızın sebebi ise "12 Eylül"dür.
--UNESCO'nun
2010 yılında "Yaşayan İnsan Hazinesi" olarak ilan ettiği Veli AYKUT (
Dertli Divani)nin dizeleri ile sözümü tamamlasan iyi olacak. Yoksa, şimdi
yaşanan acılara gireceğim.
--"Yaşanılası
dünyanın/ Ne tadı ne tuzu kaldı
Ömür
denen şu zamanın/ Çoğu gitti azı kaldı
--Çalışmadan
yiyenlerin/ --Derimizi giyenlerin
--Nice
benim diyenlerin/ --Ne izi ne tozu kaldı
Çürük
ökçe yırtık taban/ Kurdu kuşu ettik çoban
Gariban
daha da gariban/ Ne çulu ne bezi kaldı
--BİZDEN
GEÇİNEN KALLEŞLER/ --Döner geri bizi taşlar
--Sıvıştı
yaren yoldaşlar/ --Ne sözü ne özü kaldı"