Öyle bir zaman gelir ki, tüm olanlara şaşar kalırsınız. Zaman ve mekanın hiçbir önemi olmaz ve anlamı kalmaz.

-'-Bugün Antalya bulutlu ve hafif çiseliyordu. Babamın bir damarına stent takılacağı için bir özel hastanenin kafeteryasında kardeşler ile birlikte sosyal mesafeli oturup havadan sudan konuşuyorduk

--Söz bir tanıdığın hastalığından, nasıl kanser olduğundan konuşuyorduk. İçki yok. Sigara yok. Kötü alışkanlık yok. Ama kanser.

--Ben de ‘Ailede genetik bir sorun var mı?’ dedim. Yanıt yok.

--Eee peki beslenme alışkanlığı. Stres durumu vs sordum.

--Tarım ile uğraşan birader dedi ki ‘Abi ekilen, dikilen hiçbir tohum eskisi gibi değil.’

--Eskiden tohumlar bırakın bir iki seneyi, bir iki bin yılda bile değişmiyordu deden, nineden kalan tohumlar ekilirdi. Şimdi her sene tohum satın alıp ekiyoruz. Hepsi de genetiği ile oynanmış tohumlar.

--Bu genetiği ile oynanmış ürünleri insanlar gıda, hayvanlar da hayvan yemi olarak yiyorlar, besleniyorlar.

--Toplumu, köylüleri o hale getirdiler ki. Yumurtayı da eti, sütü ve yoğurdu da hazır marketlerden alır yaptılar.

--Üretmesi gerekenler de tüketici, tüketenler de sağlıksız tüketiyor.

--Bizim konuşmaları dinleyen saçları ustura ile kesik kadın da lafa girdi.

--Ben de Olimpos yakınlarında oturduğunu ve kanser tedavisi gördüğünü söyleyen kadın da "Ahhh ah. Hepimiz suçluyuz. Herşeyi bozduk" diye yan masadan söze girdi.

--Ankara’da bir bakanlıkta görev yaptığını, görevi gereği gitmediği 20-25 il kaldığını daha sonra da çıkıp köyüne geri döndüğünü;

--Bir de milletvekili aday adayı olduğunu söyledi.

--Eee yani Ankara’daki Antalyalılar benden sorulurdu. Nasıl tanımam sizi dedim ama bir şeyler anlattı tabi acı içinde acı.

--Mevcut yönetimi eleştiren öyle sözler etti ki, ben de CHP'den mi adayınız diye sorunca, biraz buruk ses tonuyla "mevcut iktidar listesinden" dedi.

--Sözün en başında dedim ya, biz akıllanmıyoruz diye.

--AKP seçmenlerinin ötesinde aday adayı bile olmuştu. Ama pişmanlık. Hem de bin pişman.

--Sonra biraderin Finike’den bir arkadaşı dolu tanelerinin fotoğrafını yolladı.

--Telefonda da iklim değişikliğinden her şeyin bozulmasından şikayet edip faturayı eski bir AKP’li olarak AKP’ye çıkardı.

--Bir iki gün önce sanal ortamda paylaşılan bir video izledim. AKP’li olduğunu, oğlunun adının başkanın adı olduğunu söyleyen iki kişi pişmanlıklarını anlatıyorlardı.

-'Benzer söz ve sorunlar bu kez de CHP'LİLER arasında geçiyordu.

--Halk şaşkın.

--Halk umutsuz ve çıkışsız.

Ben de ‘Bunları siz seçtiniz’ dedim

Ama çaresizlik o boyuttaki.

--Yine yan masadan birisi.

--Ağabey doğru söylersin de.

--Hani bazı kurslarda taciz, tecavüz edilen çocuklar meselesi ayyuka iken,

-'Neden hâlâ çocuklarımızı o yurtlara veriyoruz biliyor musun?’

-'Neden?’ dedim.

--‘Abi çaresizliğin gözü kör olsun’ dedi.

--Bir vakıf o yurtlara gönderilen her çocuk için bize aylık para ödüyor da ondan.

--Memleketimin her şeyine şaştım kaldım.

-Ne acıdır ki, bu toplum fatura kesmeyi sever de fatura yine döner dolaşır kendine gelir.

--Artık liderlerin hidayete ermesini beklemekten başka çıkış kalmamış gibi.