Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkan Davut Çetin, Ramazan ayı ile birlikte turizm sezonuna girildiğini, tarımda sera sezonunun devam ettiğini ancak son günlerde en önemli konunun Dolar ve Euro’nun çıkışı, TL’nin ise serbest düşüşü olduğunu söyledi. ATSO’nun Mayıs Ayı Meclisi’nde konuşan Çetin, son iki haftada dövizin çıkışından iş dünyasının başının döndüğünü belirterek, “Liranın değer kaybı bir yılda yüzde 32'ye, bir ayda yüzde 16'ya, hatta bir günde yüzde 2-3'e kadar çıktı. Türk lirası dünyanın en çok değer kaybeden paralarından birisi oldu. Bu noktada Merkez Bankasının düne kadar görevini layıkıyla yaptığını söylemek mümkün değildir. Son 2-3 yıldan beri faiz politikasını netleştirmesi gerektiği sürekli olarak dile getirilmiştir. Piyasa aylardan beri merkez bankasını test ediyor. Merkez sessiz kaldığı için döviz serbest tırmanışa geçti. Geçen Çarşamba günü faiz 3 puan artırıldı, fakat yüzde 8’lik politika faizi sabit bırakıldı. Nihayet dün (önceki gün)sadeleşmeye gitti ve politika faizini de değiştirdi. Merkez bankasının piyasayla inatlaşması çok büyük bir bedele neden olmuştur. Bu politika en başta uygulansaydı Dolar 4 lira bile olmazdı, faizler de bu kadar artmazdı. Gecikme sorunu büyüttü ve şimdi hem faiz yüksek hem de dolar yüksek. Böyle bir döviz artışı birçok sektörü olumsuz etkiledi” dedi.

 

220 MİLYAR DOLAR DÖVİZ BORCU VAR

Reel sektörün 220 milyar dolar net döviz borcu olduğunun altını çizen Çetin, “Dolarda 10 kuruş artış, döviz borcu olan firmalara 11 milyar lira yük getirmektedir. Birçok büyük firma bu nedenle ödeme zorluğuna düşmektedir. Dolar arttığında doğal gazın maliyeti artıyor, o da elektrik fiyatını artırıyor, böylece bütün sanayinin üzerine yük biniyor. Dolar artınca yedek parçanın, yemin, gübrenin fiyatı artıyor. Belirsizlik yüzünden fiyat verilemiyor, ödemeler durmaya başlıyor. Tüketici güveni düşüyor ve ekonomi yavaşlıyor. Otomobil satışı Nisan ayında düşüşe geçti, beyaz eşya geçen yıl teşvikle büyümüştü, şu anda yüzde 20 civarı düşüş var. Şimdi piyasa bir parça sakinleşmiştir, fakat ekonomide güven kaybı ve panik ortaya çıkınca normal faiz artışı da yetmiyor.  Artık yerli ve yabancı sermayeye güven vermek için ilave önlemler de alınmalıdır. Bir başka kriz mali krizdir, o da bankaların batması veya borsanın çökmesiyle olur. Türkiye’de böyle bir durum yoktur” diye konuştu.

 

SİYASİLERİN VAATLERİNİ ELEŞTİRDİ

Çetin açıklamasında siyasi partileri uyarmayı da ihmal etmedi. Krizin yaşandığı bir ortamda her kesime, bütün siyasi partilere sorumluluk düştüğünü vurgulayan Çetin, şöyle konuştu: “Seçim programlarında emekliye ikramiye, memura zam, asgari ücret artışı gibi çok sayıda vaat yapılmaktadır. Mevduat faizi yüzde 15-16’ya kadar çıkmışken kamu bankaları konut kredisi faizini zarar pahasına düşürmüşlerdir. Oysa şunu bilmeliyiz, almadan vermek Allah’a mahsustur, devlet almadan veremez. Ekonomide mucize çözüm yoktur. Gerçek çözüm daha çok çalışmak, tasarruf etmek, eğitim sistemimizi değiştirmek, yenilik yapmak, teknolojiye dayalı yüksek katma değerli üretim yapmak, markalaşmaktır.  Türkiye’nin dünyada nüfus ve gelir payı yüzde 1’dir, ama lüks tüketimdeki payı yüzde  4’ün üzerindedir. Dünya nüfusunda ve gelirinde sıramız 17., ihracatta sıramız 30’dur. Dolayısıyla seçim döneminde bütün partilerden istememiz gereken şey yapısal reform programıdır. Endüstri 4.0 çağına geçmek için 80 milyon insan olarak hayat boyu öğrenme programı başlatmalıyız.”

 

TURİZM GELİRİ ANTALYA’DA KALMIYOR

Çetin konuşmasında Antalya’nın milyonlarca turiste ev sahipliği yaptığını fakat turizm gelirinin bir kısmının burada kalmadığını hatırlattı ve şöyle devam etti: Artık Antalya ve turizm bölgeleri için yapılması gereken şey,  belediyelerin bütçe paylarında turist sayısının veya yatak kapasitesinin de dikkate alınmasıdır. Antalya milyonlarca turiste ev sahipliği yapıyor, fakat turizm gelirinin bir kısmı burada kalmıyor.  Merkezi burada olmayan şirketlerin vergisinden daha önemli olan konu Antalya’da faaliyet gösteren büyük şirketlerin Antalya’yı sahiplenmesidir. Hatta bankalar bile İstanbul, Ankara’da kültür merkezleri yapıyorlar. Büyük organizasyonlara sponsor oluyorlar. Antalya kredide, mevduatta, otomobil satışı gibi birçok alanda dördüncü sırada.  Bu nedenle bankaları ve büyük şirketleri Antalya’da sponsor olarak görmek istiyoruz. Antalyaspor’a destek olunabilir, kültür ve sanata destek olunabilir. Antalya daha fazla desteği hak eden bir ildir.” Kubilay ELDEMİRCİ

 

  

 

Editör: TE Bilisim