Bilgi ve teknolojinin sayesinde İnsanoğlu, insan olarak yaşamının acıları
içinde gelişme, değişim ve dönüşümlerinde zirvesini zorluyor. Hiçbir şey gizli
saklı kalmıyor. Ona ulaşıyoruz. Hem de doğrusuna
Hz. Mevlana'nın "Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek bir
cevabım var. Lakin, bir lafa bakarım LAF mı diye?.Bir de söyleyene bakarım,
ADAM MI diye!.." rek özetlediği gibi.
Siyasilerin "halk bizi anlamıyor!.." ya da "koyun gibi
dinletirim!.." gibi sözlerinin nedeni; sözden çok söyleyen ile ilgilidir.
Sözcük, İletişimin en önemli argümanı ve olmazsa olmazıdır… Ama tek başına da
bir şey ifade etmez. Vurgusu, algısı ve inandırıcılığı da önemlidir. DOĞRU
YERDE ve ZAMANDA KULLANILMASI GİBİ!..
SÖZ ve SÖYLEYEN sözcükleri her ne kadar karşı tarafı ilgilendirir gibi
görünse de bizim sözü nasıl okuyup dinlediğimiz ve
söyleyene olan ÖN KABULümüz ile de ilgilidir.
Toplumsal ve bireysel kişiliği gelişmemiş, olgunlaşmamış kişi ve
topluluklarda yaşanan en önemli iletişim sorunu da budur.
Çünkü, söz tek başına bir şey ifade etmez. Söz söylemek bir sanattır.
Dinlemek ve anlamak gibi...
İnsanının ister kendi kendisi ister bir başka kişi ve nesneler ile yaptığı
iletişim, SÖZ ve SÖZCÜKLER ile olur.
Bu yüzden, yaşamda kullanılan sözcükler ve kullanıldıkları yerler, çok
önemlidir. Gerek o an için gerekse de daha sonrası için. Kişinin iletişim
içinde olduğu kişi ve topluluklar ile olan ön kabulü geçmişte yarattığı imaj ve
alan tarafın nasıl kabul ettiği ile de ilgilidir.
SİYASİLER, "ağzı var diye" her şeyi istediği gibi konuşamaz. Bir
ağız filtrelerinin olması gerek!..Tavır ve davranışları gibi.
Görevim gereği bulunduğum yerlerde gördüğüm birkaç olayın perde arkasını
paylaşmak isterim. Batının en güçlü Devletlerinin BAŞKAN ya da BAŞBAKANları
öyle akıllarına estiği gibi istedikleri yerde durup, istedikleri gibi
konuşmazlar.
Yanlarında ki danışmanları, nerede ve nasıl duracaklarına; ne
konuşacaklarına kadar her şeyi anlatırlar ya da ellerine BİLGİ NOTU verirler.
Bizler de gazete ve TV'ler de geri planı görmeden okur ve izleriz. Hem de büyük
bir ÖN KABUL ile.
Bu yüzden, siyasilerin, ağızdan çıkan sözün BİR DAHA geri alınmayacağı
gerçeğini ve yarattıkları olumlu ya da olumsuz algı ve imajın kendi eserleri
olduğunu unutmamaları gerekmektedir.
ARTIK YETER!...
Ağzı olan konuşuyor ve bizler de dinliyoruz, ALKIŞLIYORUZ diye, SİZLERİN
PERVASIZCA VE SORUMSUZCA SÖYLEDİĞİNİZ SÖZLERİN BEDELİNİ ÖDEMEKTEN BIKTIK!...
YETER!.. YETER!... YETER!...
Eee birazcık daha senin sesin çıksın be halkım. Bedeli, hep birlikte
ödüyoruz da!..