İzmir, Türkiye'nin batı kıyısında, Ege Denizi'nin incisi, tarihi ve kültürüyle zengin, bir o kadar da modern ve dinamik bir şehir. Bir köşe yazısı için İzmir'i ele almak, bir ressamın tuvaline ilk fırça darbesini atması gibidir; nereden başlayacağını bilemez, çünkü her köşesi ayrı bir hikaye, her sokağı ayrı bir dünya. İzmir, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, her biri şehrin dokusuna kendi renklerini katmış. Antik çağlardan kalma Agora'sı, Kemeraltı'nın labirent gibi sokakları, Karşıyaka'nın sahil şeridi, Alsancak'ın hareketli gece hayatı... İzmir, sadece bir şehir değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi. 

İzmir hakkında yazmak, bu şehrin ruhunu kelimelere dökmek demektir. İzmir, sadece coğrafi bir konumdan ibaret değil, aynı zamanda bir duygu, bir tutku, bir aşk. İzmir'i anlamak için onu yaşamak gerek; sokaklarında kaybolmak, havasını solumak, insanlarıyla sohbet etmek gerek. İzmir, her daim genç, her daim canlı, her daim sıcak bir kucak açar ziyaretçilerine. İşte bu yüzden, İzmir hakkında yazılan her yazı, şehrin bu eşsiz ruhunu yakalamaya çalışan bir sanat eseri olur. İzmir, her zaman daha fazlasını keşfetmeye, daha fazlasını yaşamaya davet eder. İşte bu yüzden, İzmir hakkında yazılan her satır, bir sonraki maceraya atılmak için bir davetiye gibidir. İzmir, sadece bir şehir değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi. İzmir, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, her biri şehrin dokusuna kendi renklerini katmış. Antik çağlardan kalma Agora'sı, Kemeraltı'nın labirent gibi sokakları, Karşıyaka'nın sahil şeridi, Alsancak'ın hareketli gece hayatı... İzmir, sadece bir şehir değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi. İzmir'de yaşamak, her günü bir festival gibi yaşamak demektir. İzmirliler, kendilerine has gevrekleriyle ünlü kahvaltılarını yaparken, bir yandan da Ege'nin serin sularına nazır planlar yaparlar. Şehrin simgesi Saat Kulesi, tarihi Kordon boyunca yürüyüş yapmanın keyfini çıkaranların buluşma noktasıdır. İzmir'in dağlarında çiçekler nasıl açar diye merak edenler için cevap basit; doğanın bu cömertliği, İzmirlilerin gülümsemesinde saklı. İzmir, sanatın ve sanatçının kenti. Her köşe başında bir heykel, her mahallede bir galeri, her sokakta bir müzik sesi. İzmir Uluslararası Fuarı, her yıl dünyanın dört bir yanından insanları ağırlar, şehri bir kültür mozaiğine dönüştürür. İzmir'de sanat, sokaklarda yaşar; grafitiler, duvar resimleri, sokak sanatçıları şehrin her yanını süsler. İzmir'in mutfak kültürü de bir o kadar zengin ve renkli. Boyoz, kumru, midye dolma, enginar, zeytinyağlı yemekler... İzmir mutfağı, Ege'nin bereketli topraklarının ve denizinin tüm lezzetlerini bir araya getirir. İzmirliler, yemeklerini paylaşmayı sever; sofralarında her zaman misafir için bir yer vardır. İzmir, tarihi ve doğal güzellikleriyle de göz kamaştırır. Efes Antik Kenti, Meryem Ana Evi, Şirince gibi tarihi yerler, doğa tutkunları için ise Urla, Çeşme, Seferihisar gibi Ege'nin berrak sularına sahip tatil beldeleri... İzmir, her mevsim ayrı güzel, her mevsim ayrı bir hikaye. İzmir hakkında yazmak, bu şehrin ruhunu kelimelere dökmek demektir. İzmir, sadece coğrafi bir konumdan ibaret değil, aynı zamanda bir duygu, bir tutku, bir aşk. İzmir'i anlamak için onu yaşamak gerek; sokaklarında kaybolmak, havasını solumak, insanlarıyla sohbet etmek gerek. İzmir, her daim genç, her daim canlı, her daim sıcak bir kucak açar ziyaretçilerine. İşte bu yüzden, İzmir hakkında yazılan her köşe yazısı, şehrin bu eşsiz ruhunu yakalamaya çalışan bir sanat eseri olur. İzmir, her zaman daha fazlasını keşfetmeye, daha fazlasını yaşamaya davet eder.  

İşte bu yüzden, İzmir hakkında yazılan her satır, bir sonraki maceraya atılmak için bir davetiye gibidir. İzmir, sadece bir şehir değil, aynı zamanda bir yaşam biçimidir.